Dünya genelinde görülen yeni tip coronavirüs (Covid-19) gündem olmaya devam ederken, kaygıları da beraberinde getiriyor. Özellikle sağlık çalışanları hastalar ile temas ihtimallerinin yüksek olması nedeni ile sadece kendisi için değil etrafında yaşadığı sevdikleri içinde büyük risk taşıyor. Yaşanılan bu süreçte çalışanlar sorumluluklarını yerine getirirken, sosyal hayat ve aile yaşantıları ile ilgili de kaygılar yaşıyor.
Kaygı ve panik bulaşıcıdır
Her insan stresli durumlara kişisel özellikleri, travmatik deneyimleri ve içinde bulunduğu şartlar dahilinde farklı tepkiler verebilir. Belirsizlik herkes için ciddi bir problem. Her şeyi kontrol edemeyiz. Öncelikle kontrol edebileceğimiz noktalardaki tüm önlemleri aldığımıza emin olmalıyız. Unutmamamız gereken en önemli şey kaygı ve paniğin virüsten daha bulaşıcı olduğudur.
Birbirinizi olumsuz etkilemeyin
Okuduklarımızı veya duyduklarımızı yok sayamadığımızı göz önünde bulundurarak, sağlıklı ve gerçek bilgi paylaşımı yapmaya dikkat etmemiz bu zorlu süreçte hayatımızı biraz olsun kolaylaştırabilir. Birbirimizi olumsuz etkilemek ve motivasyonumuzu düşürmek, umudumuzu kaybetmek her zaman çok kolay olmuştur. Ama şu süreçte bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için kaygımızı doğru şekilde kontrol etmeliyiz.
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine dikkat
Sosyal medya, her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgi kirliliği ile kaygılara yol açıyor. Kaygılar normal düzeyde yaşandığında kişileri tehlikelere karşı koruyan ve hayatta kalmasını sağlayan bir savunma mekanizmasıdır. İşte tam da bu yüzden kaygımızı, koruyucu olması için doğru şekilde yönetmeli ve gerekli önlemleri almalıyız. Bunun için alacağımız ilk önlem kendi aramızda ve sosyal çevremizde yarattığımız bilgi kirliliğini önlemek olmalı.