Kemik dokusu da vücudun diğer dokularında olduğu gibi hücrelerden ve hücreler arası ortamdan oluşur. Kemik dokusuna sağlamlık ve sertlik özelliğini veren, kalsiyum içeren bir ortama sahip olmasıdır. Kemik, ağ şeklinde bir dokudur, küçük delikler içerir. Osteoporoz ortaya çıkınca kemiğin dış görünümünde ve boyutunda bir değişiklik olmaksızın, mikroskobik ağ yapısı bozulur ve ağda kopmalar oluşur. Osteoporozlu kemik, normal kemiğe oranla daha kolay kırılır.
Kemik dokusu, diğer dokular gibi kendi kendini yenileme yeteneğine sahiptir. Önce eskimiş dokuyu aşındırarak, sonra da yeni bir doku örerek, kemik hücreleri bu yenilenmeyi sağlamaktadırlar. Kemikte yapım ve yıkım süreçleri birbirini izlemektedir ve bu sürecin belli bir hızı vardır. Osteoporozda ya yıkımda artış olur ya da yıkılanı yeniden yapılandırmada bir yavaşlama söz konusudur, yani yapım yıkımı karşılamaz. Kırıklar, küçük darbelerle veya basit düşmelerle ortaya çıkar ve en fazla el bileğinde, kalçada, omuzda ve omurlarda görülür. Kırıklar ağrıyla birliktedir. Kırıklar dışında osteoporoz sinsi gidişli bir durumdur ve herhangi bir şikâyete neden olmaz. Omurlardaki çökme biçimindeki kırıklar yıllar geçtikçe kamburluğa, eğriliklere ve duruş bozukluklarına neden olur. Bu gibi durumlarda ağrı sürekli bir hale gelir.
Yaşlanma ile bir miktar osteoporoz oluşması yani, yıkımın yapımdan daha fazla olması normalken, bunun beklenenden daha erken ve daha hızlı oluşmasının bazı nedenleri vardır. Bunların en sık görülenleri, zayıf vücut yapısı, 3 aydan daha uzun süreyle glukokortikoid kullanımı, antiepilektik ilaç tedavisi, aşırı alkol alma (günde 2 ölçekten fazla), sigara, hareketsiz yaşam biçimi, erken menopoz, tiroid bezi hastalıkları, iltihaplı romatizmalar, çocukluk ve gençlik dönemlerine ait beslenme bozukluklarıdır. Ayrıca aile büyüklerinde osteoporoza bağlı kırık olanlar ve kendileri basit düşme çarpma ile kırık geçirenler risk altındadır. Bu tür sorunları olan bireylerin kemik yoğunluğu ölçümleri yaptırarak düzenli aralıklarla hekim tarafından izlenmeleri ve gerekirse osteoporozun gidişini yavaşlatıcı ilaç kullanmaları gerekir. Kemik yoğunluğu ölçümlerinin, osteoporoz için risk faktörü taşımayan kadınlara 65, erkeklere 70 yaşından önce yapılması gerekmez.
Kırıklar zor ve ağır ameliyatlara, genel sağlığın bozulmasına ve ağrılı duruş bozukluklarına neden olduğu için kırık oluşmadan bu hastalığın tanınması ve tedavi edilmesi gerekir. Kol ve bacaklardaki kırıklar şiddetli ağrı yaptığı için hastanın bunu gözden kaçırması mümkün değildir; oysa omurlardaki çökmeler bazen gözden kaçabilmektedir. Son yıllarda gelişen teknolojik olanaklarla, erken saptanan çökme kırıkları, duruş bozukluklarına yol açmadan küçük ortopedik girişimlerle tedavi edilebilmektedir.
Osteoporozu önlemek tedavi etmekten çok daha kolaydır. Çocukluk ve gençlik çağları bu açıdan büyük önem taşır, çünkü 20’li yaşlara kadar oluşturduğumuz kemik kitlesini daha sonraki yaşlarda harcarız. Çocuk ve gençlerin kalsiyumdan zengin besinlerle yani süt ve süt ürünleriyle beslenmesi, düzenli spor alışkanlığı edinmesi, sigaradan uzak durması, kız çocukların adet düzensizliklerinin erken tedavi edilmesi ile orta yaş başlangıcında yeterli kemik kitlesine ulaşmak mümkün olur.
Kemik yapımında çok gerekli bir madde olan D vitaminini almak için yeterince güneşlenmek gerekir. Dik açılı güneş ışınında ve koruma faktörü kullanmadan güneşlenmek D vitamini sentezi için daha uygundur ama bu durum dakikalarla sınırlı kalmalıdır, asla yanıklara izin verilmemelidir. Aksi halde oluşacak cilt değişiklikleri ve büller (su kesecikleri) cilt kanserlerine dönüşebilir.
Cilt riskleri nedeniyle güneşlenmeyenler D vitaminini ilaç olarak almak zorundadır. D vitamini birikip toksik etki oluşturabileceği için kan düzeyleri kontrol edilmelidir. Sağlıklı kemik kitlesine ulaşmış bireyler yaşla beraber doğal olarak kemik kaybetseler de kırık oluşturmayacak düzeylerde kalırlar. İleri yaşlara gelindiğinde de düzenli yapılan egzersizler, diyetle yeterli süt ve süt ürünlerinin alınması, kemik kaybını azaltmada çok etkili olmaktadır. Menopoz sonrasında kalsiyum ve D vitamini bileşikleri hastalıktan korunma amacıyla kullanılmalıdır.
Düzenli egzersiz, kemik sağlığı için çok önemlidir. Haftada en az 3 gün, 30-60 dakika süreyle yapılan ritimli yürüyüşler, asansör yerine merdiven inip çıkma, uygun ağırlıkları kaldırarak yapılan kas kuvvetlendirme hareketleri, esneklik egzersizleri önerilir. Kırıklara bağlı duruş bozukluklarını önlemek için dik durmayı teşvik edici egzersizler, denge ve koordinasyon egzersizleri yapılmalıdır.
Sigara başta olmak üzere zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, çok zayıf değil sağlıklı kiloda olmak, bilinçli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, risk oluşturan durumların erken tanı ve tedavisi ile osteoporoz, kırıklara yol açmadan kontrol altında tutulabilecek bir kemik hastalığıdır.
Yaşlanma ile bir miktar osteoporoz oluşması yani, yıkımın yapımdan daha fazla olması normalken, bunun beklenenden daha erken ve daha hızlı oluşmasının bazı nedenleri vardır. Bunların en sık görülenleri, zayıf vücut yapısı, 3 aydan daha uzun süreyle glukokortikoid kullanımı, antiepilektik ilaç tedavisi, aşırı alkol alma (günde 2 ölçekten fazla), sigara, hareketsiz yaşam biçimi, erken menopoz, tiroid bezi hastalıkları, iltihaplı romatizmalar, çocukluk ve gençlik dönemlerine ait beslenme bozukluklarıdır. Ayrıca aile büyüklerinde osteoporoza bağlı kırık olanlar ve kendileri basit düşme çarpma ile kırık geçirenler risk altındadır. Bu tür sorunları olan bireylerin kemik yoğunluğu ölçümleri yaptırarak düzenli aralıklarla hekim tarafından izlenmeleri ve gerekirse osteoporozun gidişini yavaşlatıcı ilaç kullanmaları gerekir. Kemik yoğunluğu ölçümlerinin, osteoporoz için risk faktörü taşımayan kadınlara 65, erkeklere 70 yaşından önce yapılması gerekmez.
Kırıklar zor ve ağır ameliyatlara, genel sağlığın bozulmasına ve ağrılı duruş bozukluklarına neden olduğu için kırık oluşmadan bu hastalığın tanınması ve tedavi edilmesi gerekir. Kol ve bacaklardaki kırıklar şiddetli ağrı yaptığı için hastanın bunu gözden kaçırması mümkün değildir; oysa omurlardaki çökmeler bazen gözden kaçabilmektedir. Son yıllarda gelişen teknolojik olanaklarla, erken saptanan çökme kırıkları, duruş bozukluklarına yol açmadan küçük ortopedik girişimlerle tedavi edilebilmektedir.
Osteoporozu önlemek tedavi etmekten çok daha kolaydır. Çocukluk ve gençlik çağları bu açıdan büyük önem taşır, çünkü 20’li yaşlara kadar oluşturduğumuz kemik kitlesini daha sonraki yaşlarda harcarız. Çocuk ve gençlerin kalsiyumdan zengin besinlerle yani süt ve süt ürünleriyle beslenmesi, düzenli spor alışkanlığı edinmesi, sigaradan uzak durması, kız çocukların adet düzensizliklerinin erken tedavi edilmesi ile orta yaş başlangıcında yeterli kemik kitlesine ulaşmak mümkün olur.
Kemik yapımında çok gerekli bir madde olan D vitaminini almak için yeterince güneşlenmek gerekir. Dik açılı güneş ışınında ve koruma faktörü kullanmadan güneşlenmek D vitamini sentezi için daha uygundur ama bu durum dakikalarla sınırlı kalmalıdır, asla yanıklara izin verilmemelidir. Aksi halde oluşacak cilt değişiklikleri ve büller (su kesecikleri) cilt kanserlerine dönüşebilir.
Cilt riskleri nedeniyle güneşlenmeyenler D vitaminini ilaç olarak almak zorundadır. D vitamini birikip toksik etki oluşturabileceği için kan düzeyleri kontrol edilmelidir. Sağlıklı kemik kitlesine ulaşmış bireyler yaşla beraber doğal olarak kemik kaybetseler de kırık oluşturmayacak düzeylerde kalırlar. İleri yaşlara gelindiğinde de düzenli yapılan egzersizler, diyetle yeterli süt ve süt ürünlerinin alınması, kemik kaybını azaltmada çok etkili olmaktadır. Menopoz sonrasında kalsiyum ve D vitamini bileşikleri hastalıktan korunma amacıyla kullanılmalıdır.
Düzenli egzersiz, kemik sağlığı için çok önemlidir. Haftada en az 3 gün, 30-60 dakika süreyle yapılan ritimli yürüyüşler, asansör yerine merdiven inip çıkma, uygun ağırlıkları kaldırarak yapılan kas kuvvetlendirme hareketleri, esneklik egzersizleri önerilir. Kırıklara bağlı duruş bozukluklarını önlemek için dik durmayı teşvik edici egzersizler, denge ve koordinasyon egzersizleri yapılmalıdır.
Sigara başta olmak üzere zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, çok zayıf değil sağlıklı kiloda olmak, bilinçli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, risk oluşturan durumların erken tanı ve tedavisi ile osteoporoz, kırıklara yol açmadan kontrol altında tutulabilecek bir kemik hastalığıdır.
28.05.2014