Böbrek taşı en sık rastlanan sağlık sorunları arasında yer alırken, yol açtığı sorunlar nedeni ile tedavisi büyük önem arz ediyor. Her hastalık gibi böbrek taşının da erken teşhis edilmesi, tedavisinin daha kolay ilerlemesini sağlıyor.
Böbrek taşı hastalığının ülkemizde görülme sıklığı yaklaşık yüzde on, on iki olarak karşımıza çıkıyor. Yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen böbrek taşları genetik yatkınlığın yanı sıra, aşırı kilo, sıvı tüketim alışkanlığının yetersiz olması, aşırı terlemeye neden olacak fiziki koşullarda çalışma, sıcak iklim ve bazı metabolik bozukluklar ile de ortaya çıkabiliyor.
Böbrek taşı belirtileri
Oluşan taşlar böbrekte kaldığı sürece bir yakınmaya yol açmayabilir. Böbrekten çıkıp üreter adı verilen idrar kanalı boyunca ilerlemeye başlayan taşlar ise bulunduğu tarafta böğür bölgesinde ağrıya yol açar. Bu ağrı, bilinen en şiddetli ağrılardan birisidir ve bıçak saplanır tarzda olup aralıklı olarak artış ve azalmalar gösterir. Taş aşağıya doğru ilerledikçe sık idrara çıkma isteği, mesanede sürekli doluluk hissi, sürekli sıkışma ve idrar yaparken yanma hissi gibi idrar yakınmaları da başlayabilir. Çoğu kez bulantı, kusma ve koyu renkli ya da kanlı idrar da eşlik eder. Bu yakınmalar genellikle kişinin bir acil servise başvurmasına neden olur. Nadiren de olsa enfeksiyonun eşlik etmesine bağlı olarak ateş yükselmesi de olabilir. Ateş yükselmesi en önemli belirti olmakla birlikte, bu durumda en kısa zamanda hastaneye başvurulması gerekir.
Böbrek taşı tedavi yöntemleri
Böbrek taşı tedavisi ultrasonografi veya bilgisayarlı tomografi tetkiklerinden çıkacak sonuçlara göre belirlenir. Böbrekte saptanan taş küçük ve idrar akımına engel olmuyor ise hemen tedavi gerekmeyip izlenmesi düşünülebilir. Ancak taş ya da taşlar büyük ise gelecekte karşılaşılabilecek enfeksiyon ve böbrek fonksiyon kaybı gibi olası riskler dikkate alınarak tedavisi gerçekleştirilebilir.
- Taş vücut dışından şok dalgası ile kırma (ESWL) yöntemi ile ameliyatsız tedavi edilebilir. Ancak bu tedavi uygun bulunmuyorsa, idrar yolundan girilerek endoskopik olarak da taş kırılabilir (retrograd intrarenal cerrahi).
- Daha büyük taşlar için ise perkütan cerrahi yani sırt bölgesinden bir delik oluşturularak taşın alınması gerekli olabilir. Günümüzde açık ameliyat ise neredeyse hiç uygulanmamaktadır.
- Taş idrar kanalına girmiş ise hem ağrıya neden olduğu hem de böbreği tıkayarak zarar verdiği için öncelikli tedavisi gereklidir. Böbreğin belli bir süre tıkanıklığa karşı dayanıklılığı vardır. Bu nedenle, ağrı kontrolü, bol sıvı tüketimi, etkin fiziksel aktivite ile taşın kendiliğinden düşmesi için hekimin uygun bulduğu bir süre kadar beklenebilir. Bu sırada taşın ilerlemesini hızlandırmak amacıyla idrar yollarının direncini azaltan bazı ilaçlar da önerilebilir. Buna rağmen düşmeyen taşlar için idrar yolundan girilerek endoskopik olarak lazerle kırma tedavisi (üreterorenoskopi) gerekebilir.
Böbrek taşı olanların dikkat etmesi gerekenler
Taşların yüzde 80 gibi büyük bir çoğunluğu kalsiyum içerir. Buna rağmen her hastanın kalsiyum içeren besinleri doğrudan kısıtlaması yanlıştır. Önemli olan günlük kalsiyum gereksinimini yeterli düzeyde tutmaktır.
Taş riski olan kişilerin bol sıvı tüketmesi mutlaka önerilir. Normal bir erişkin bireyin günlük olarak yaklaşık 2-2,5 litre idrar oluşturabilecek kadar, yani yaklaşık 3-3,5 litre sıvı alması gerekir. Bu miktar sadece su içerek değil, diyete dahil diğer sıvı içerikli besinlerle de karşılanabilir. Böbrek taşı olan hastalar aşırı tuz alımından kaçınmalı, hayvansal kaynaklı besinlerin aşırı tüketimini kısıtlayarak sebze, meyve ve özellikle lifli besinlerin tüketimine ağırlık vermelidir.
Doç. Dr. Hakan Akan
Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Uzmanı