Mide kanseri, dünyada en sık görülen dördüncü kanserdir. Yılda ortalama 800 bin kişi, mide kanserine bağlı hayatını kaybetmektedir.
Mide kanseri risk faktörleri nelerdir?
Önlenebilir bir kanser olan mide kanserine yol açan sebepler çok net olarak tanımlanmış durumdadır. Bunlardan ilki tanısı ve tedavisi mümkün olan helicobacter pylori adıyla bilinen bir mikroptur. Bu mikrop bulaştığı zaman midede yarattığı problemler sonucunda mide kanseri gelişimine yol açabilmektedir.
Kansere yol açan ikinci en önemli sebep beslenmedir. Sigara ve alkol kullanımı, tütsülü, salamura ya da sanayi üretimi olan yiyeceklerin tüketimi riski artırmaktadır.
Bir diğer önemli faktör ise genetik faktörlerdir. Ailede kanser teşhisinin olması engellenecek bir durum olmasa da, birinci ve ikinci derece akrabalarında mide kanseri öyküsü bulunanların erken dönemde yaptırdığı endoskopi ve endoskopik biyopsiler önem taşımaktadır. Erken teşhis ve tedavi ile can kaybı azaltılabilmekte ya da engellenebilmektedir.
Mide kanseri belirtileri
- Mide ağrısı
- Bulantı
- Yemek yiyememe, iştahsızlık
- Halsizlik
- Mide kanaması
- Ağızdan ya da makat yolundan gelen kanama
Mide kanseri teşhisi
Mide kanserinin teşhisinde ilk olarak endoskopiye başvurulur. Endoskopi yardımı ile midede saptanan kitlelerden, ülserlerden ve yaralardan biyopsi alınır ve patologların incelemesiyle teşhis konulur. Mide kanserleri, karaciğere ve akciğere metastaz (sıçrama) yapabilen bir kanserdir ve metastaz saptanması durumunda tedavi seçenekleri de farklılaşmaktadır. Bu nedenle endoskopik biyopsiler sonucunda mide kanseri saptanan hastalarda tomografi, MR ya da PET (pozitron emisyon tomografisi) gibi yayılımın olup olmadığını gösteren diğer tarama yöntemlerine başvurulmaktadır.
Her mide şikayeti olan kişiye ise endoskopi yapılması gerekmemektedir. Mide kanseri haricinde mide ülserleri, gastrit ya da gastro özofajial reflü gibi birtakım hastalıklarla da çok sık karşılaşılmaktadır. Özellikle ailesinde mide kanseri olan, 45 yaş üstü hastalarda yukarıda belirtilen semptomlar var ise bu hastalara endoskopi yapılması önerilmektedir. 45 yaş altındaki ve ailesinde kanser öyküsü olmayan hastalarda ise tedaviden teşhise gidilmesi daha uygun bulunmaktadır. Bu grup hastalarda ilk olarak helicobacter tedavisi uygulanmaktadır ve mide koruyucu ilaçlara başvurularak mide bulguların azalması hedeflenmektedir. Eğer iki ay içinde bu bulgular gerilemez ise bu hastalarda da endoskopi yapılması tercih edilmektedir.
Mide kanserinin tedavisi
Tedavi seçenekleri teknoloji ile birlikte çok artmıştır. Kemoterapötik ajanların yani kanser ilacı tedavilerin ilerlemesi, moleküler bazda tamamen kanser hücresine etki eden ilaçların hayatımıza girmesiyle tedavi başarısı artmış durumdadır.
Metastaz rastlanmayan kanserlerde ilk tedavi seçeneği daima ameliyattır. Cerrahide iki yönteme başvurulmaktadır.
- Açık yöntem: Karnın açılarak mide kanserli dokunun çıkarılmasıdır.
- Laparoskopik yöntem: Kapalı yöntem adı da verilen bu yöntemde, karna açılan birtakım delikler ve kamera yardımı ile kanserli doku tamamen çıkarılır.
Cerrahi aşamasının ardından patoloji sonucuna göre hastanın yalnızca kemoterapi, yalnızca radyoterapi ya da hem kemoterapi hem de radyoterapi alıp almayacağının kararına tıbbi onkoloji ekibi ile birlikte varılmaktadır. Eğer lenf bezi tutulumu var ise bu hastalarda farklı kemoterapiler uygulanabilmekte, lenf bezi tutulumları yoksa koruyucu kemoterapiler uygulanabilmekte ve hastanın tedavisi başarıyla sonuçlandırılmaktadır.
Detaylı bilgi için Gastroenteroloji ve Genel Cerrahi Bölümlerimize başvurabilirsiniz.
Doç. Dr. Aydıncan Akdur
Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı