Meme kanseri meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Dünyada ve ülkemizde kadınlarda en sık meme, erkeklerde en sık akciğer kanseri görülür. Her sekiz kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat fazladır. Meme kanseri, yayılmadan önce, ne kadar erken tespit edilirse hastanın yaşam şansı o derece artar. Meme kanserine karşı en iyi koruyucu yöntem erken teşhistir.
Meme kanserinin birçok tipi vardır. En sık rastlanan duktal karsinoma, memenin süt kanallarında başlar. Meme kanseri memenin dışına yayıldığında koltuk altındaki lenfatik nodüller en sık görülen yayılım yerleridir. Kanser hücreleri memenin diğer Lenf Nodlarına, Kemiğe, Karaciğer ve Akciğer bölgesine yayılabilir. Her kadın meme kanseri gelişme riskine sahiptir. Gerçekte meme kanseri gelişen kadınların çoğunda risk faktörleri belli değildir.
Meme kanseri riskini artıran faktörler
- 50 yaş üzerinde olunması,
- Yakın akrabalardan biri meme kanseriyse, (anne veya kız kardeş meme kanseri ise, 2-3 kat daha fazla),
- Daha önceden diğer memede kanser tespit edilmiş olması,
- Adet görmeye 12 yaşından önce başlamış olması,
- Hiç gebe kalmamış olması,
- Adet görmesi 50 yaşından sonra da devam ediyor olması.
Meme kanseri kompleks bir hastalıktır. Her vaka birbirinin aynısı değildir. Meme kanserinin içinde bulunduğu evreye "stage" denir. Gerçek stage'in bilinmesi, doktorun tedavi planını yapmasını sağlayacaktır. İnsan, yaşamında meme kanserine sebep olacak herhangi bir yanlış yapmamış olsa da bu hastalığa yakalanabilir. Meme kanseri bulaşıcı değildir, başka bir hastadan bulaşmaz. Meme kanseri, memeye travmayla (darbeyle) meydana gelmez. Meme kanseri gelişen çoğu kadının risk faktörü veya ailesinde hastalığa ait bir hikaye yoktur.
Tanı ve tedavi
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişkenlik gösterir. Bu faktörlerin arasında yaş ilk sırada gelmektedir. Genç yaşlarda görülebilmesine karşın, ileri yaş gruplarında bu risk artar.
- Yirmi yaş grubu, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidir. Bu kontrıol sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Şişkinlik, yumru benzeri bir değişiklik saptanırsa derhal bir hekime başvurulmalıdır.
- Kırk yaş grubu, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmelidir. Ayrıca her yıl veya en az iki yıl arayla mamografi çektirmeleri gereklidir.
- Elli yaş grubu, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve her yıl mamografi (meme filmi) çektirmelidir.
Kendi kendini kontrollerde on beş günü aşkın sürede ele gelen sertlik veya kitle, deride kalınlaşma, şişme, renk değişikliği, meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memede veya meme başında içeri doğru çekinti, meme şeklinde değişiklik, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik ve meme başında akıntı gibi belirtiler derhal doktor kontrolü gerektirmektedir. Hekim muayenesi sonusu yapılacak mamografi taramasının ardından ultrason, ince iğne aspirasyon biyopsisi ve normal biyopsi tetkikleriyle kesin tanı konulur.
Hastaya eğer kanser tanısı konmuşsa, süreç hastalığın evresine göre kemoterapi, hormonoterapi ya da gereklilik durumunda mastektomi uygulanarak ilgili hekim tarafından planlanır. Mastektomi uygulamaları sonrasında alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikleri ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları söz konusu olabilmektedir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, düzenli kontrollerin hayat kurtardığı ve yaşam kalitesini artırdığı gerçeğidir.
Meme kanserinin birçok tipi vardır. En sık rastlanan duktal karsinoma, memenin süt kanallarında başlar. Meme kanseri memenin dışına yayıldığında koltuk altındaki lenfatik nodüller en sık görülen yayılım yerleridir. Kanser hücreleri memenin diğer Lenf Nodlarına, Kemiğe, Karaciğer ve Akciğer bölgesine yayılabilir. Her kadın meme kanseri gelişme riskine sahiptir. Gerçekte meme kanseri gelişen kadınların çoğunda risk faktörleri belli değildir.
Meme kanseri riskini artıran faktörler
- 50 yaş üzerinde olunması,
- Yakın akrabalardan biri meme kanseriyse, (anne veya kız kardeş meme kanseri ise, 2-3 kat daha fazla),
- Daha önceden diğer memede kanser tespit edilmiş olması,
- Adet görmeye 12 yaşından önce başlamış olması,
- Hiç gebe kalmamış olması,
- Adet görmesi 50 yaşından sonra da devam ediyor olması.
Meme kanseri kompleks bir hastalıktır. Her vaka birbirinin aynısı değildir. Meme kanserinin içinde bulunduğu evreye "stage" denir. Gerçek stage'in bilinmesi, doktorun tedavi planını yapmasını sağlayacaktır. İnsan, yaşamında meme kanserine sebep olacak herhangi bir yanlış yapmamış olsa da bu hastalığa yakalanabilir. Meme kanseri bulaşıcı değildir, başka bir hastadan bulaşmaz. Meme kanseri, memeye travmayla (darbeyle) meydana gelmez. Meme kanseri gelişen çoğu kadının risk faktörü veya ailesinde hastalığa ait bir hikaye yoktur.
Tanı ve tedavi
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişkenlik gösterir. Bu faktörlerin arasında yaş ilk sırada gelmektedir. Genç yaşlarda görülebilmesine karşın, ileri yaş gruplarında bu risk artar.
- Yirmi yaş grubu, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidir. Bu kontrıol sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Şişkinlik, yumru benzeri bir değişiklik saptanırsa derhal bir hekime başvurulmalıdır.
- Kırk yaş grubu, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmelidir. Ayrıca her yıl veya en az iki yıl arayla mamografi çektirmeleri gereklidir.
- Elli yaş grubu, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve her yıl mamografi (meme filmi) çektirmelidir.
Kendi kendini kontrollerde on beş günü aşkın sürede ele gelen sertlik veya kitle, deride kalınlaşma, şişme, renk değişikliği, meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memede veya meme başında içeri doğru çekinti, meme şeklinde değişiklik, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik ve meme başında akıntı gibi belirtiler derhal doktor kontrolü gerektirmektedir. Hekim muayenesi sonusu yapılacak mamografi taramasının ardından ultrason, ince iğne aspirasyon biyopsisi ve normal biyopsi tetkikleriyle kesin tanı konulur.
Hastaya eğer kanser tanısı konmuşsa, süreç hastalığın evresine göre kemoterapi, hormonoterapi ya da gereklilik durumunda mastektomi uygulanarak ilgili hekim tarafından planlanır. Mastektomi uygulamaları sonrasında alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikleri ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları söz konusu olabilmektedir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, düzenli kontrollerin hayat kurtardığı ve yaşam kalitesini artırdığı gerçeğidir.
28.03.2014