Yeterli imkanınız olduğu halde uykuya başlamada, sürdürmede ve kaliteli uyumada süreğen olarak güçlük çekiyorsanız, uykusuzluğunuz tedavi gerektiriyor olabilir. İyi bir uyku; fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenmemiz için gerekli bir süreçtir. Bu yenilenme sağlanmadığında fiziksel belirtilerin yanında ruhsal olarak isteksizlik, motivasyon kaybı, sinirlilik, dikkat ve bellek bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Dünyada erişkinlerin yüzde 10-13’ü, hayatlarını ileri derecede etkileyecek düzeyde uykusuzluk tanısı alıyor.
Uykusuzluk ne zaman hastalık düzeyinde oluyor?
Uykusuzluk (insomnia), uyku için yeterli fırsat ve imkan olmasına rağmen, süreğen bir şekilde uykuya başlamada, sürdürmede ve kaliteli uyumada güçlük ve sonuçta gün içi işlevselliğinde bozulmalarla karakterizedir. Uyku bozukluğu ve ilişkili gün içi bulgular haftada en az üç kez ve en az üç aydır olması durumunda kronik uykusuzluk bozukluğu olarak tanımlanır. Kısa süreli insomniada ise uyku bozukluğu ve ilgili gündüz semptomları üç aydan kısa süreli olmalıdır.
İnsomnia hangi sıklıkta görünüyor?
Erişkinlerin yüzde 30- 40’ı, yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk yakınmaları tanımlamakta, yüzde 10 13’ü yaşamlarını ileri derecede etkileyecek düzeyde uykusuzluk tanısını karşılamaktadır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada kişilerin yüzde 9’u insomnia tanısını karşılamıştır.
Eksik uykuyu gün içinde ya da akşamın başka saatlerinde takviye etmek mümkün mü?
Kaliteli ve verimli bir uyku için gece uykusu önemlidir. Gündüz uykusunun gece uykusunu olumsuz etkilemediği saatler 13.30-15.00 arasıdır. Günün diğer saatlerindeki uykular gece uykusunun süresini ve kalitesini olumsuz etkiler. Uyku sağlığı açısından sabah vakitlice kalkmak ve gece uyku gelince yatmak en doğru yoldur.
İyi uykunun ruh sağlığımız üzerindeki etkisi nedir?
İyi bir uyku fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenmemiz için gerekli bir süreçtir. Bu yenilenme sağlanmadığında fiziksel belirtilerin yanında ruhsal olarak isteksizlik, motivasyon kaybı, sinirlilik, dikkat ve bellek bozuklukları ortaya çıkmaktadır. İnsomniyaklarda depresyon ya da diğer bir psikiyatrik bozukluk gelişme riski yüksektir.
Bu kişilerde, insomni olmayanlara göre 3.5 yıl içinde depresyon gelişimi dört kat, anksiyete bozukluğu gelişimi iki kat, madde kötüye kullanımı ya da bağımlığı da yedi kat fazla görülmektedir. Diğer taraftan hemen her psikiyatrik bozuklukta uykusuzluk belirli ve yüksek oranlarda bir belirti olarak ortaya çıkmaktadır.
Görülme sıklığı nedir?
Kadınlar erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla uykusuzluk tanısı alır. Uykusuzluk belirtileri yaşla beraber artar, 65 yaşın üzerinde yaşlı bireylerde uykusuzluk belirtisi sıklığı yüzde 50’lere ulaşır. Düşük gelir ve eğitim düzeyine sahip bireylerde uykusuzluk sıklığı artar. İşsizlerde, çalışanlara göre daha sık görülür. Ayrı yaşayanlar, boşanmışlar ya da eşini kaybetmiş olanlarda da daha sıktır.
Genetik yatkınlık söz konusu olabilir mi?
Evet. İnsomniyak kişilerin artmış uyarılmışlığın fiziksel ve psikolojik belirtilerini gösterdiklerine, kaygı düzeylerinin yüksek olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Akut bir stres kaynağından sonra oluşan uykusuzluk, çoğu birey için geçici durum iken, bu hastalarda oluşan uyuyamama ile ilgili gerginlik ve kaygı giderek bir kısır döngüye dönüşerek sorunun artarak süreğen hale gelmesine neden olur. Hasta uykusuzluğuna ve bunun günlük yaşamı üzerine olan etkilerine aşırı odaklanmıştır.
Televizyon karşısında uyumaya çalışmak doğru mu?
Televizyon karşısında uyuma çabası sık başvurulan yöntemlerden biridir. Televizyon ekranından gelen ve değişen ışık uyaran niteliğindedir. Uykuya geçişi kolaylaştırsa bile uykunun iç kalitesini bozmaktadır. Uyuyabilmek için gösterilen her çaba uykuyu olumsuz etkilemektedir. Uyku çağırdıkça kaçan bir haldir.
Son yıllarda insomnia tablosunda bir artıştan söz etmek mümkün mü?
Elektriğin keşfi 100 yıl öncesine göre ortalama uyku süresinin azalmasına yol açmıştır. Bilgisayar, televizyon, iş hayatı, trafikte geçen zaman, görevler, akıllı telefonlar, ödevler ve kent yaşamının getirdiği stres faktörleri, insomnianın artışına yol açmaktadır.
Uyuyamamanın kişilik yapısı ile ilgisi var mı?
Kaygı seviyesi yüksek, obsesif kişilik özellikleri gösteren, kontrolcü kişilerde insomnia görülme oranı yüksektir. Yaşantımızda bizi kuşatan koşullar, stres, ekonomik sıkıntı, sınav kaygısı, ölüm korkusu gibi faktörler uyuyamama üzerinde etkilidir. Kronik uykusuzlukta, günlük yaşantımızda oluşan stres faktörleri -bireysel farklılık olmakla birlikte başlatıcı faktör olarak rol oynar. Uykusuzluğun kronik hale gelmesi için genetik faktörler, kişilik yapısı, yatakta uzun zaman geçirme gibi sürdürücü faktörler de gerekli ve önemlidir.
Uyuyamamak psikolojik bir sorun mudur?
Psikolojik faktörlerle birlikte fiziksel hastalıklar ve tedavide kullanılan ilaçlar da uykusuzluğa yol açabilmektedir. Uykuda hareket bozuklukları, parasomniler, uykuda solunum bozuklukları gibi bazı primer uyku bozuklukları da uykusuzluğa yol açabilmektedir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Tedaviye başlamadan önce iyi bir değerlendirme yapılıp, neden ortaya konmalıdır. Nedene yönelik tedavi temel prensiptir. Psikiyatrik veya fiziksel bir hastalığın bir belirtisi olarak insomnia ortaya çıkmışsa, bu hastalığın tedavisi uykusuzluğun tedavisinde öncelikli olmalıdır. Yine uykuda hareket bozukluğu gibi primer bir uyku bozukluğu sonucu ortaya çıkan insomniada tedavi tamamen farklı prensiplerle yapılmalıdır. Uyku hijyeni eğitimi, bilişsel ve davranışsal tedavi yöntemleri gibi farmakolojik olmayan tedaviler kronik insomniada birincil tedavi seçenekleridir. En temel öneriler sabah kalkış saatinin erkene alınması, akşam uyku gelince yatılması, uyunmayan sürenin yatakta geçirilmemesidir.
Uyku ilacı alınmalı mı?
Uykusuzluğa neden olan ikincil nedenler (uykuyla ilgili solunum bozuklukları, huzursuz bacak sendromu, psikiyatrik bozukluklar ve diğer tıbbi bozukluklar gibi) tespit edilmeli ve bunlara yönelik tedavilere öncelik vermelidir. Uyuması için kişiye verilecek benzodiazepinler uyku apnesinde kişiye zarar verecektir. Yine bazı antidepresifler, huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğunda tabloyu daha kötüleştirecektir. Uykusuzluk çeken kişiler sıklıkla doktora başvurmadan kendi kendini tedavi maksadıyla ilaç ve alkole başvurmakta ve bu durum hastalığın kronikleşmesine yol açmaktadır. Hipnotik ilaçlar öncelikli olarak geçici uykusuzluk durumlarında tercih edilmelidir. Ancak kronik insomniada, farmakolojik olmayan tedavi yaklaşımlarına rağmen cevap alınamayan hastalarda, altta yatan nedenin tedavi edilemediği olgularda da ilaçlar kullanılabilir.
Yatakta uykunun gelmesini beklemek doğru mu?
Hayır. Uykusuzluğun kalıcı hale gelmesinin en önemli nedeni yatakta uzun zaman geçirmektir. Birçok teori, genetik bir yatkınlık ve sonrasında yatakta uzun zaman geçirmeyi temel neden olarak göstermektedir. Uyumadan yatakta dönüp durulurken çoğunlukla sıkıntı verici düşünceler akla gelir. Bu düşüncelerin arttırdığı sıkıntı, uyarılmışlığa yol açmakta, bunun sonucunuda uyku açılmakta, uyku açıldıkça sıkıntı artmaktadır. Bu durumu düzeltmenin yolu yataktan çıkıp bir şeylerle uğraşmaktır.
Uykusuzluğa karşı alınacak kişisel önlemler nelerdir?
- Sabah uyanınca yataktan çıkılmalı. Dinlenmek amacıyla uyumaya devam etmek dinlendirici olmadığı gibi uyku ritmini de bozabilir.
- Her sabah aynı saatte kalkılmalı.
- Gündüz uyunmamalı.
- Düzenli egzersiz yapılmalı ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınılmalı.
- Yatak odası; ses, ışık ve ısı yönünden korunmuş olmalı.
- Yatak odası uyku dışında, çalışmak için kullanılmamalı.
- Uyku saatine yakın yemek yenilmemeli.
- Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınılmalı.
- Uyku gelmeden yatağa gidilmemeli, yatakta uyumaya çabalamamalı.
Uykusuzluğun yol açtığı sorunlar nelerdir?
İnsomnianın yol açtığı fiziksel belirtiler olarak yaygın kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, gündüz uyku hali, hafıza sorunları, iş performansında düşüş, gerginlik, tepkisellik, dikkat eksikliği, sakarlık, konuşmada dil sürçmeleri, baş ağrısı, gözlerde kızarıklık, ellerde titreme, şeker hastalığı riskinde artış, kan basıncında yükselme gibi uzun bir liste sayılabilir. Her beş trafik kazasından birinin uykusuzlukla ilişkili olduğunu biliyoruz. Uykusuz araç kullanmak alkollü araç kullanmak kadar tehlikelidir. Uyku yoksunluğu sırasında stres hormonlarının salınımı artarken gece uykuda salınan büyüme hormonu azalır. Büyüme hormonu uykuda bedenimizi tamir edip, yara iyileşmelerini hızlandırırken, yaşlanmayı yavaşlatır. Bu hormon özellikle çocukların büyümesini de doğrudan etkiler. Bu nedenle büyüklerimiz ‘Uyusun da büyüsün’ derken ne kadar haklılar.
Kilo artışı: Uyku yoksunluğu çeşitli hormonların salınımını bozar. ‘Doydum’ diyen leptin hormonunun salınımı azalırken, ‘Açım, yemem lazım’ diyen ghrelin hormonu az uyunduğunda artar. Bu da kilo alımı, enerji tüketiminde azalma ve yüksek kalorili gıdalara düşkünlüğe neden olur. Altı saatten az uyuyanlarda, 7-9 saat uyuyanlara kıyasla yüzde 30 daha fazla obezite görülür. Yeterli süre ve kalitede uyku kilo vermeyi kolaylaştırır.
Bağışıklığın zayıflaması: Az uyuyanlar enfeksiyonlara daha çabuk yakalanırlar. Uyku süresinin kısalması ile bağışıklıkta rol oynayan çeşitli protein oranlarında artışlar görülür. Yine kan hücrelerinden salınan enfeksiyondan koruyan moleküllerin düzeyi de azalır. Gerek virüs gerekse bakteriyel enfeksiyonlara eğilim artar. Yedi saatten az uyuyanlarda soğuk algınlığı, grip benzeri enfeksiyonlar üç kat daha sık gelişir.
Şeker hastalığı: Az uyuyanlarda insülin direnci artar. Uykusuzluk çeken hastalar gibi beş saatten az uyuyanlarda da şeker hastalığı gelişimi üç kat artmıştır.
Çocuklar da uykusuzluk çekebilir mi?
Çocuklukta da görülebilir. Çocuklarda, sıklıkla bakıcıları tarafından bildirilen uyuma güçlüğü, yatma zamanına direnç veya bağımsız uyuyamama olabilir. Günümüzde çalışan anne-baba işten gelip yemeklerini yedikten hemen sonra çocuklarının uyumasını bekliyor. Çocuk da bütün gün göremediği ebeveynleriyle vakit geçirmek istiyor. Anne-baba bir taraftan günün yorgunluğunu gidermek istiyor, diğer taraftan sağlık açısından çocuğun erken yatıp uykusunu almasını istiyor. Bu ikilem sonrası ebeveyn ve çocuk arasında yatıp yatmama konusunda inatlaşma yaşanıyor. Bu durum da çocuğun, çocuklukta ve erişkinlikte uyku konusunda problemler yaşamasına yol açıyor.
Ergenlerde sık görüldüğüne dair bir gözleminiz var mı?
Ergenlikte fiziksel, hormonal ve ruhsal yapıdaki değişiklikler uykuyu olumsuz etkileyebilmektedir. Günümüzde gençler arasında yoğun olan internet alışkanlığı da uyku düzenini bozan faktörlerin başında gelmektedir. İnternet alışkanlığı, gençlerin uzun saatlerini bilgisayar başında geçirmelerine yol açıyor. Gündüz vakitlerini okul ve işte geçiren gençler akşamlarını bilgisayar başında harcıyor. Gece geç saatlere hatta sabaha kadar internet, online oynanan strateji oyunları uyarılmışlığı artırarak uyku bozukluğuna yol açıyor. Bu durum okul yaşamını olumsuz etkilediği gibi iş yaşamına atılan gençlerde adaptasyon sorunu ortaya çıkarıyor. Bu kişiler bir türlü normal mesai düzenine alışamıyor.
Prof. Dr. Fuat Özgen
Bayındır Söğütözü Hastanesi Psikiyatri Uzmanı
Uykusuzluk ne zaman hastalık düzeyinde oluyor?
Uykusuzluk (insomnia), uyku için yeterli fırsat ve imkan olmasına rağmen, süreğen bir şekilde uykuya başlamada, sürdürmede ve kaliteli uyumada güçlük ve sonuçta gün içi işlevselliğinde bozulmalarla karakterizedir. Uyku bozukluğu ve ilişkili gün içi bulgular haftada en az üç kez ve en az üç aydır olması durumunda kronik uykusuzluk bozukluğu olarak tanımlanır. Kısa süreli insomniada ise uyku bozukluğu ve ilgili gündüz semptomları üç aydan kısa süreli olmalıdır.
İnsomnia hangi sıklıkta görünüyor?
Erişkinlerin yüzde 30- 40’ı, yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk yakınmaları tanımlamakta, yüzde 10 13’ü yaşamlarını ileri derecede etkileyecek düzeyde uykusuzluk tanısını karşılamaktadır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada kişilerin yüzde 9’u insomnia tanısını karşılamıştır.
Eksik uykuyu gün içinde ya da akşamın başka saatlerinde takviye etmek mümkün mü?
Kaliteli ve verimli bir uyku için gece uykusu önemlidir. Gündüz uykusunun gece uykusunu olumsuz etkilemediği saatler 13.30-15.00 arasıdır. Günün diğer saatlerindeki uykular gece uykusunun süresini ve kalitesini olumsuz etkiler. Uyku sağlığı açısından sabah vakitlice kalkmak ve gece uyku gelince yatmak en doğru yoldur.
İyi uykunun ruh sağlığımız üzerindeki etkisi nedir?
İyi bir uyku fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenmemiz için gerekli bir süreçtir. Bu yenilenme sağlanmadığında fiziksel belirtilerin yanında ruhsal olarak isteksizlik, motivasyon kaybı, sinirlilik, dikkat ve bellek bozuklukları ortaya çıkmaktadır. İnsomniyaklarda depresyon ya da diğer bir psikiyatrik bozukluk gelişme riski yüksektir.
Bu kişilerde, insomni olmayanlara göre 3.5 yıl içinde depresyon gelişimi dört kat, anksiyete bozukluğu gelişimi iki kat, madde kötüye kullanımı ya da bağımlığı da yedi kat fazla görülmektedir. Diğer taraftan hemen her psikiyatrik bozuklukta uykusuzluk belirli ve yüksek oranlarda bir belirti olarak ortaya çıkmaktadır.
Görülme sıklığı nedir?
Kadınlar erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla uykusuzluk tanısı alır. Uykusuzluk belirtileri yaşla beraber artar, 65 yaşın üzerinde yaşlı bireylerde uykusuzluk belirtisi sıklığı yüzde 50’lere ulaşır. Düşük gelir ve eğitim düzeyine sahip bireylerde uykusuzluk sıklığı artar. İşsizlerde, çalışanlara göre daha sık görülür. Ayrı yaşayanlar, boşanmışlar ya da eşini kaybetmiş olanlarda da daha sıktır.
Genetik yatkınlık söz konusu olabilir mi?
Evet. İnsomniyak kişilerin artmış uyarılmışlığın fiziksel ve psikolojik belirtilerini gösterdiklerine, kaygı düzeylerinin yüksek olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Akut bir stres kaynağından sonra oluşan uykusuzluk, çoğu birey için geçici durum iken, bu hastalarda oluşan uyuyamama ile ilgili gerginlik ve kaygı giderek bir kısır döngüye dönüşerek sorunun artarak süreğen hale gelmesine neden olur. Hasta uykusuzluğuna ve bunun günlük yaşamı üzerine olan etkilerine aşırı odaklanmıştır.
Televizyon karşısında uyumaya çalışmak doğru mu?
Televizyon karşısında uyuma çabası sık başvurulan yöntemlerden biridir. Televizyon ekranından gelen ve değişen ışık uyaran niteliğindedir. Uykuya geçişi kolaylaştırsa bile uykunun iç kalitesini bozmaktadır. Uyuyabilmek için gösterilen her çaba uykuyu olumsuz etkilemektedir. Uyku çağırdıkça kaçan bir haldir.
Son yıllarda insomnia tablosunda bir artıştan söz etmek mümkün mü?
Elektriğin keşfi 100 yıl öncesine göre ortalama uyku süresinin azalmasına yol açmıştır. Bilgisayar, televizyon, iş hayatı, trafikte geçen zaman, görevler, akıllı telefonlar, ödevler ve kent yaşamının getirdiği stres faktörleri, insomnianın artışına yol açmaktadır.
Uyuyamamanın kişilik yapısı ile ilgisi var mı?
Kaygı seviyesi yüksek, obsesif kişilik özellikleri gösteren, kontrolcü kişilerde insomnia görülme oranı yüksektir. Yaşantımızda bizi kuşatan koşullar, stres, ekonomik sıkıntı, sınav kaygısı, ölüm korkusu gibi faktörler uyuyamama üzerinde etkilidir. Kronik uykusuzlukta, günlük yaşantımızda oluşan stres faktörleri -bireysel farklılık olmakla birlikte başlatıcı faktör olarak rol oynar. Uykusuzluğun kronik hale gelmesi için genetik faktörler, kişilik yapısı, yatakta uzun zaman geçirme gibi sürdürücü faktörler de gerekli ve önemlidir.
Uyuyamamak psikolojik bir sorun mudur?
Psikolojik faktörlerle birlikte fiziksel hastalıklar ve tedavide kullanılan ilaçlar da uykusuzluğa yol açabilmektedir. Uykuda hareket bozuklukları, parasomniler, uykuda solunum bozuklukları gibi bazı primer uyku bozuklukları da uykusuzluğa yol açabilmektedir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Tedaviye başlamadan önce iyi bir değerlendirme yapılıp, neden ortaya konmalıdır. Nedene yönelik tedavi temel prensiptir. Psikiyatrik veya fiziksel bir hastalığın bir belirtisi olarak insomnia ortaya çıkmışsa, bu hastalığın tedavisi uykusuzluğun tedavisinde öncelikli olmalıdır. Yine uykuda hareket bozukluğu gibi primer bir uyku bozukluğu sonucu ortaya çıkan insomniada tedavi tamamen farklı prensiplerle yapılmalıdır. Uyku hijyeni eğitimi, bilişsel ve davranışsal tedavi yöntemleri gibi farmakolojik olmayan tedaviler kronik insomniada birincil tedavi seçenekleridir. En temel öneriler sabah kalkış saatinin erkene alınması, akşam uyku gelince yatılması, uyunmayan sürenin yatakta geçirilmemesidir.
Uyku ilacı alınmalı mı?
Uykusuzluğa neden olan ikincil nedenler (uykuyla ilgili solunum bozuklukları, huzursuz bacak sendromu, psikiyatrik bozukluklar ve diğer tıbbi bozukluklar gibi) tespit edilmeli ve bunlara yönelik tedavilere öncelik vermelidir. Uyuması için kişiye verilecek benzodiazepinler uyku apnesinde kişiye zarar verecektir. Yine bazı antidepresifler, huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğunda tabloyu daha kötüleştirecektir. Uykusuzluk çeken kişiler sıklıkla doktora başvurmadan kendi kendini tedavi maksadıyla ilaç ve alkole başvurmakta ve bu durum hastalığın kronikleşmesine yol açmaktadır. Hipnotik ilaçlar öncelikli olarak geçici uykusuzluk durumlarında tercih edilmelidir. Ancak kronik insomniada, farmakolojik olmayan tedavi yaklaşımlarına rağmen cevap alınamayan hastalarda, altta yatan nedenin tedavi edilemediği olgularda da ilaçlar kullanılabilir.
Yatakta uykunun gelmesini beklemek doğru mu?
Hayır. Uykusuzluğun kalıcı hale gelmesinin en önemli nedeni yatakta uzun zaman geçirmektir. Birçok teori, genetik bir yatkınlık ve sonrasında yatakta uzun zaman geçirmeyi temel neden olarak göstermektedir. Uyumadan yatakta dönüp durulurken çoğunlukla sıkıntı verici düşünceler akla gelir. Bu düşüncelerin arttırdığı sıkıntı, uyarılmışlığa yol açmakta, bunun sonucunuda uyku açılmakta, uyku açıldıkça sıkıntı artmaktadır. Bu durumu düzeltmenin yolu yataktan çıkıp bir şeylerle uğraşmaktır.
Uykusuzluğa karşı alınacak kişisel önlemler nelerdir?
- Sabah uyanınca yataktan çıkılmalı. Dinlenmek amacıyla uyumaya devam etmek dinlendirici olmadığı gibi uyku ritmini de bozabilir.
- Her sabah aynı saatte kalkılmalı.
- Gündüz uyunmamalı.
- Düzenli egzersiz yapılmalı ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınılmalı.
- Yatak odası; ses, ışık ve ısı yönünden korunmuş olmalı.
- Yatak odası uyku dışında, çalışmak için kullanılmamalı.
- Uyku saatine yakın yemek yenilmemeli.
- Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınılmalı.
- Uyku gelmeden yatağa gidilmemeli, yatakta uyumaya çabalamamalı.
Uykusuzluğun yol açtığı sorunlar nelerdir?
İnsomnianın yol açtığı fiziksel belirtiler olarak yaygın kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, gündüz uyku hali, hafıza sorunları, iş performansında düşüş, gerginlik, tepkisellik, dikkat eksikliği, sakarlık, konuşmada dil sürçmeleri, baş ağrısı, gözlerde kızarıklık, ellerde titreme, şeker hastalığı riskinde artış, kan basıncında yükselme gibi uzun bir liste sayılabilir. Her beş trafik kazasından birinin uykusuzlukla ilişkili olduğunu biliyoruz. Uykusuz araç kullanmak alkollü araç kullanmak kadar tehlikelidir. Uyku yoksunluğu sırasında stres hormonlarının salınımı artarken gece uykuda salınan büyüme hormonu azalır. Büyüme hormonu uykuda bedenimizi tamir edip, yara iyileşmelerini hızlandırırken, yaşlanmayı yavaşlatır. Bu hormon özellikle çocukların büyümesini de doğrudan etkiler. Bu nedenle büyüklerimiz ‘Uyusun da büyüsün’ derken ne kadar haklılar.
Kilo artışı: Uyku yoksunluğu çeşitli hormonların salınımını bozar. ‘Doydum’ diyen leptin hormonunun salınımı azalırken, ‘Açım, yemem lazım’ diyen ghrelin hormonu az uyunduğunda artar. Bu da kilo alımı, enerji tüketiminde azalma ve yüksek kalorili gıdalara düşkünlüğe neden olur. Altı saatten az uyuyanlarda, 7-9 saat uyuyanlara kıyasla yüzde 30 daha fazla obezite görülür. Yeterli süre ve kalitede uyku kilo vermeyi kolaylaştırır.
Bağışıklığın zayıflaması: Az uyuyanlar enfeksiyonlara daha çabuk yakalanırlar. Uyku süresinin kısalması ile bağışıklıkta rol oynayan çeşitli protein oranlarında artışlar görülür. Yine kan hücrelerinden salınan enfeksiyondan koruyan moleküllerin düzeyi de azalır. Gerek virüs gerekse bakteriyel enfeksiyonlara eğilim artar. Yedi saatten az uyuyanlarda soğuk algınlığı, grip benzeri enfeksiyonlar üç kat daha sık gelişir.
Şeker hastalığı: Az uyuyanlarda insülin direnci artar. Uykusuzluk çeken hastalar gibi beş saatten az uyuyanlarda da şeker hastalığı gelişimi üç kat artmıştır.
Çocuklar da uykusuzluk çekebilir mi?
Çocuklukta da görülebilir. Çocuklarda, sıklıkla bakıcıları tarafından bildirilen uyuma güçlüğü, yatma zamanına direnç veya bağımsız uyuyamama olabilir. Günümüzde çalışan anne-baba işten gelip yemeklerini yedikten hemen sonra çocuklarının uyumasını bekliyor. Çocuk da bütün gün göremediği ebeveynleriyle vakit geçirmek istiyor. Anne-baba bir taraftan günün yorgunluğunu gidermek istiyor, diğer taraftan sağlık açısından çocuğun erken yatıp uykusunu almasını istiyor. Bu ikilem sonrası ebeveyn ve çocuk arasında yatıp yatmama konusunda inatlaşma yaşanıyor. Bu durum da çocuğun, çocuklukta ve erişkinlikte uyku konusunda problemler yaşamasına yol açıyor.
Ergenlerde sık görüldüğüne dair bir gözleminiz var mı?
Ergenlikte fiziksel, hormonal ve ruhsal yapıdaki değişiklikler uykuyu olumsuz etkileyebilmektedir. Günümüzde gençler arasında yoğun olan internet alışkanlığı da uyku düzenini bozan faktörlerin başında gelmektedir. İnternet alışkanlığı, gençlerin uzun saatlerini bilgisayar başında geçirmelerine yol açıyor. Gündüz vakitlerini okul ve işte geçiren gençler akşamlarını bilgisayar başında harcıyor. Gece geç saatlere hatta sabaha kadar internet, online oynanan strateji oyunları uyarılmışlığı artırarak uyku bozukluğuna yol açıyor. Bu durum okul yaşamını olumsuz etkilediği gibi iş yaşamına atılan gençlerde adaptasyon sorunu ortaya çıkarıyor. Bu kişiler bir türlü normal mesai düzenine alışamıyor.
Prof. Dr. Fuat Özgen
Bayındır Söğütözü Hastanesi Psikiyatri Uzmanı
06.11.2016