Yıllarca hiç belirti vermeden pusuya yatan sessiz katil hipertansiyonu düzenli tedavi ve sağlıklı yaşam tarzıyla kontrol altında tutmak mümkün. Ancak ne yazık ki dünyada en çok görülen hastalık olan hipertansiyonda, hastaların yaptığı hatalar zinciri tedaviyi güçleştiriyor. Kendini iyi hissedince ilaçları azaltmak ya da bırakmak, sarımsak ve limon suyuna güvenmek, dil altı ilaçlarla tansiyonu aniden düşürmeye çalışmak, aşırı miktarda ağrı kesici içmek bu hatalardan birkaçı…
Günümüzde dünyada en çok görülen hastalık olan hipertansiyon yani yüksek tansiyon, 1 milyarın üzerinde insanı esir almış durumda. Dünyada en çok reçete hipertansiyon için yazılıyor. Bu kadar sık görülmesine rağmen tedavi edilebilen hasta sayısı oldukça düşük kalıyor. Türkiye’de 6 milyon hipertansiyon hastası bulunuyor. 18 yaşın üzerindeki insanların üçte birinin hipertansif olduğu belirtiliyor. Yaş ilerledikçe bu oran artıyor. 50 yaşından sonra neredeyse toplumun yarısında yüksek tansiyon görülüyor.
Hipertansiyonun (yüksek tansiyon) klasik tanımı, kan basıncının 140/90 mmHg’den yüksek olmasıdır. Hipertansiyon bir hastalık değil, çok daha geniş hastalıklar yelpazesinin bir bulgusu olarak kabul ediliyor. İlerleyici kalp ve damar hastalıkları grubunun belirtisidir. İdeal tansiyon 120/80 ve altındaki tansiyon değerleridir. Hastanın tansiyonu 120/80’in üstünde ise sağlıklı yaşam tarzı değişikliğiyle tedavi süreci başlar. Eğer tansiyon 140/90’dan yüksekse o zaman ilaç tedavisi devreye girer. İlaç tedavisinin amacı tansiyonu 140/90 değerlerinden daha aşağıda tutmaktır.
Yüksek tansiyon hangi hastalıklara neden olur?
Ülkemizde ölümlere en çok neden olan yüksek tansiyon, teşhis edildiğinde iş işten geçmiş olabiliyor. Göz, beyin, böbrek gibi organlarla boyun damarı, kalp damarı, böbrek damarı ve bacak damarı, yüksek basınç nedeniyle zaman içinde hasar görmeye başlar. Kalp yetmezliğine, kalp krizine, beyin kanaması ve felce neden olabilir. Çağımızda erken bunamanın en önemli nedenlerinden biri kontrolsüz hipertansiyondur. Göz damarlarında yaptığı hasar görme kaybına, böbrek damarlarına verdiği hasar ise kronik böbrek yetmezliği ve diyalize girme ihtiyacına yol açar. Bu hastalık kadın ve erkeği aynı şekilde etkilemektedir.
Yüksek tansiyon iyileşir mi?
Hipertansiyon kronik, yani yaşam boyu süren ve ilerleyici bir hastalıktır. ‘İki kutu ilaç içtim tansiyonum normale döndü’ diye bir şey söz konusu değildir. Tanı konulduktan sonra ömür boyu tedavi gerektirir. Tedavi kesildiğinde tansiyon yine yükselerek tüm organlara hasar vermeye devam eder. Bu nedenle de hasta, ömür boyu ilaç kullanmalı, sağlıklı yaşam tarzını benimsemeli ve uygulamalı.
Hipertansiyon belirtileri
Hipertansiyon sinsi bir katildir. Hiç bir belirti vermeyebilir. Yıllarca tansiyonunuz yüksek olduğu halde hiç bir şikayetiniz olmayabilir. Bu yüzden de ‘sessiz katil’ olarak tanımlanabilir. Rastgele bir tansiyon ölçümü sırasında değerler yüksek bulunur ve sonrasında yapılan araştırmalar sonucu hipertansiyon tanısını alır.
Halk arasında hipertansiyonun en sık bulgusu baş ağrısı olarak bilinir. Sabahları dinç uyanamamak, konsantrasyon güçlüğü, sersemlik, erken yaşlarda bunama, yol yürürken nefes darlığı, göğüs ve bacaklarda ağrı, gece uyurken nefes darlığı ile uyanmak, burun kanaması, görmede azalma, yüzde ellerde ve bacaklarda uyuşma kuvvet kaybı gibi belirtiler artık tansiyonun hasarlarının belirginleştiğini gösterebilir. Bu bulgular başka hastalıkların belirtileriyle de karışabilir. Detaylı bir muayene ve tetkik sonrası tanı kolaylıkla konulur.
Sarımsak ve limon suyu tansiyonu düşürür mü?
Hastalar her türlü şikâyetlerinde önce tansiyonlarını ölçüyorlar. Eğer tansiyon yüksek ise sarımsak ve limon suyu gibi şeylerle tansiyonlarını düşürmeye çalışıyorlar. Ancak bu yöntemlerin bilimsel bir yanı yoktur ve tansiyonu düşürmez.
Dil altı hapı zararlı mıdır?
Yüksek tansiyon hastalarının sıklıkla yaptıkları yanlışlardan biri dil altı tansiyon ilaçları kullanmak. Dil altına alınan ilaç çok hızlı emileceğinden; tansiyonu da çok hızlı düşürür ve bu da hem beyin hem de kalp için oldukça sakıncalıdır. Tansiyon kesinlikle hızlı düşürülmemeli. İlla ilaç alınacaksa bu dil altı olarak değil içerek alınmalı. Eğer tansiyon yüksek ise 10-15 dakika dinlenip sakinleşerek tekrar tansiyon ölçülmeli ve yine yüksek ise bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.
Tansiyonu 18 yaşından itibaren takibe alın
Hipertansiyon, 18 – 50 yaş aralığında görülür. Genç yaşlarda ortaya çıkan tansiyon yüksekliği bir takım hormonal bozukluklara bağlı olabilir. Özellikle de çok yüksek değerler görülüyorsa mutlaka altta yatan bir neden araştırılmalı. Hipertansiyon eğer kontrol edilmez ise yıllar içinde tüm organ sistemlerinde hasara yol açar. Bu nedenle ilk kontrol 18 yaşında yapılarak erken teşhis edilmeli. Zira erken teşhis hayat ve organ kurtarıcıdır. Ayrıca erken teşhis, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleriyle, yüksek tansiyonu daha rahat kontrol altına alabilmeyi sağlayabilir.
Tansiyonu neler yükseltir?
Hipertansiyonun tek bir nedeni yoktur. Birçok faktör bir araya gelerek kan basıncını yükseltir. Bunlar arasında genetik, tuz tüketimi, hazır gıdalarla beslenmek, egzersiz yapmamak, kilo almak, uyku apnesi sayılabilir. Tüm bu nedenlerin aslında yaptığı şey tekdir. Damarlar kasılarak tansiyonu yükseltir. Sayılan bu nedenlerle oluşan hipertansiyona birincil veya esansiyel yüksek tansiyon denir. Bunların yanı sıra ikincil nedenlerle oluşan hipertansiyon da vardır. Ancak bunun görülme sıklığı yüzde 1’den daha düşüktür. Tiroit, böbrek üstü bezi, beyindeki hipofiz bezi, kortizol hormonlarındaki bozukluklar, böbrek damar darlıkları gibi nedenlerle de tansiyon yükselir.
Nüfusun neredeyse yarısı 50 yaşından sonra hipertansiyon hastası olduğundan, hastalık bir toplum sağlığı projesi olarak ele alınmalı. Eğer gençlik çağlarından itibaren tuz ve alkol alımı azaltılır, sigara ve alkolden uzak durulursa, kilo kontrolü, sağlıklı beslenme ve egzersiz yaşamın bir parçası haline getirilirse hipertansif hasta sayısında ciddi azalmalar olabilir. Halkı bilinçlendirmek için kamu spotları, derneklerin halka bütünleşen çalışmaları ve medyanın desteği gereklidir.
Yüksek tansiyon risk faktörleri
Hipertansiyon, kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Ancak sadece tansiyonu kontrol etmek yetmez. Tüm risk faktörlerini kontrol etmek gerekir. Hipertansiyon hastaları sadece tansiyonu yüksek hastalar değildir. Bu hastalarda mutlaka eşlik eden kolesterol ve şeker yüksekliği (insülin direnci) vardır. Çoğu sigara ve alkol kullanmaktadır. Egzersiz yapmamaktadır. Eğer sağlıklı ve uzun bir yaşam hayal ediyorsak tüm bu riskleri kontrol etmek gerekir.
Ancak doktor bunu tek başına yapamaz. Bu, bir takım oyunudur. Doktor ve hasta bir takım olarak çalışmalı ve bu hedefe doğru yol almalıdır. Hasta doktoruna inanmalı ve ikna olmalı. Aksi takdirde doktor ilacı yazar hasta tedaviyi uygulamaz. Reçeteler değil güvene dayalı hasta hekim işbirliği hastalığı tedavi eder.
Hipertansiyon hastalarının tedavi sürecinde yaptıkları en önemli hatalardan biri de ilaçların hipertansiyondan daha zararlı olduğunu düşünmeleri. İlaçlarını kendi kendilerine kesip azaltmaları, tuz ve alkol kullanımını azaltmamaları, aşırı miktarda ağrı kesici içmeleri, ‘kendimi iyi hissediyorum’ diyerek düzenli kontrollere gelmemeleri ve kilo almaları; tedaviyi zorlaştıran en önemli hatalardır.
Yüksek tansiyonun tanısı
Tek bir ölçümle ölçümle hipertansiyon tansı konamaz. Birçok kez ve uzun süreçte yapılacak tansiyon ölçümleri tanıyı doğrulamak için gereklidir. Günümüzde artık kesin tanı için hastalara otomatik tansiyon cihazı takılarak, 24 saat boyunca tansiyon ölçümleri yapılıyor. Sonra bu ölçümler bilgisayarda analiz ediliyor. Tansiyon cihazı ile takip etmenin mümkün olmadığı durumlarda ise bir hafta süresince sabah akşam iki kez tansiyon ölçülerek de tanı konabilir.
Yüksek tansiyonun tedavisi
Her yüksek tansiyon hastasına aynı tedavi uygulanmaz. Hastanın, yüksek tansiyonuna eşlik eden diğer hastalıklarına bakılarak en uygun ve etkili tedavi seçeneği hayata geçirilerek hastalık kontrol altına alınır.
Prof. Dr. Timur Timurkaynak
Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi Kardiyoloji Bölüm Başkanı