Pasif agresyon, genellikle eşler arasındaki bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Kişi öfkesini net olarak göstermek yerine biraz çarpıtarak ve genellikle dolaylı yoldan gösteriyor. Biriktirilmiş, dışa vurulamamış, ifade edilememiş agresif özellikler ise zamanla birikerek ya bedensel ya da ilişkide önüne geçilemeyen büyük sorunlara dönüşebiliyor. Pasif agresyon, temelde basit bir iletişim sorunu gibi görülse de, aslında altında sosyokültürel hatta çocukluğa kadar uzanan nedenler yatabiliyor.
Agresyonun dışa vurum yöntemleri nelerdir?
İlk anda aklımıza şiddet, bağırma, protesto etme gibi davranışlar geliyor. Bir de pasif olarak yani dışarıdan bakılınca çok görülmeyen ama muhatabı tarafından çok iyi anlaşılan biçimler var ki, buna da pasif agresyon diyoruz. Pasif agresyonun muhatabı durumu çok iyi anlar.
Çiftlerin ilişkisine pasif agresyon nasıl yansır?
Bunu bir örnekle açıklayayım. Pazar günü koca, pijamalarıyla sabahtan akşama kadar evde oturmak istiyor, eşi de “Zaten bir hafta sonumuz var. Sabahtan çıkalım, kahvaltıya gidelim, oradan şu etkinliğe gideriz” diyor ve kıyamet kopuyor. Oysa koca, “Benim zaten sadece pazar günü dinlenme şansım var. Hafta içi zaten gün boyu trafikteyim. En yoğun olduğu saatte beni trafiğe sokacaksın. Ben yorulacağım, gezmeden bir şey anlamayacağım ve bunu istemiyorum” dese bu kendi istediğini dile getirme biçimi olacak. “Hayır, bunu da nereden çıkardın, gitmeyelim, istemiyorum” derse, bu agresif davranış biçimi oluyor. “Tamam, haydi gidelim” derse ama bir türlü hazırlanamayıp evden çıkamazsa, bir saat tıraş olursa, otoparka gidince “Arabanın anahtarını evde unuttum” derse, sonra yolda giderken arabaya benzin almayı unutursa, yani bir şekilde diğerinin isteğini sabote etme niteliğinde hareketlerde bulunursa biz dışarıdan bakan kişi olarak bunu göremeyebiliriz ama karısı durumu hemen anlar. Çok iyi bilir ki eşi dolaylı yollardan olayı yokuşa sürüyordur. İşte pasif agresyon bu şekilde ortaya çıkabiliyor. Pasif agresyon, istemediğiniz ama karşınızdakinin arzuladığı bir şeyi yapmak istemediğinizi dolaylı yollarla anlatmak, aslında yapmak istiyormuş gibi görünüp yapmamaktır.
Pasif agresyonun başka şekilleri de var mı?
Bir başka biçimi de, bir duruma karşı tepkiyi o durumla ilgili olarak değil de başka bir şekilde, başka bir yerden çıkarmaya çalışarak göstermek. Örneğin, bir kadın sabahleyin kocasının bir davranışına kızdı diyelim. Akşam kocası işten eve geliyor, kadın da adamın sevmediği bir yemek yapıyor. Biliyor eşinin sevmediğini ama o gün onu yapıyor. Ya da aralarında tartışma çıkıyor ve normalde o durumun gerektirdiğinden çok daha fazla öfkeli davranıyor. Olmayacak şeyden kavga çıkarıyor. Demek ki burada pasif agresyon var, yani tepkinin, isteğin dile getirilmesi ile ilgili sorun var. İnsanlar tepkilerini dolaylı olarak gösterdiklerinde pasif agresyon oluyor.
Pasif agresyonun kökeninde hangi duygular var?
Hayal kırıklığı, isteğini belli edememe, tatminsizlik, beklentinin karşılanmaması herhalde en belirgin nedenleri. Kişinin üzerinde negatif yük oluşturan, pasif agresyona yol açan bir hayal kırıklığı oluyor. Kişiliği de bunun dışa vurma biçimini belirliyor. Kavga edebilen çiftlerin, soğuk savaşı olan ama kavga etmeyen çiftlere göre bazı açılardan ilişkileri daha kaliteli olabiliyor.
Bu davranış biçimleri nasıl şekilleniyor?
Kişilik özellikleri ve kültürel özelliklerle belirleniyor yani aile apartmanı örneğini Avrupa’da göremezsiniz. İç içe yaşamın olduğu, bireysel, kişisel, duygusal sınırların korunamadığı durumlarda pasif agresyon artıyor. Bireyselleşmenin ve sınırların çok daha net olduğu durumlarda pasif agresyon azalıyor. Pasif agresyonun azaldığı yerde “Benim için uygun değil” ya da “Ben şunu talep ediyorum” demek çok olağan bir şey olarak algılanıyor. Ama pasif agresyonun arttığı bir yerde yani iç içe yaşamın yoğun olduğu bir alanda söz artık söz olmaktan çıkıyor. Bir talep, tepki, istek ya da reddetmek olarak ortaya çıkıyor ve bunun da bir alt metni oluyor.
Kültürel özellikler pasif agresyon üzerinde ne ölçüde etkili oluyor?
Başka türlü ifade şansının olmadığı durumlarda pasif agresyona rastlıyoruz. Örneğin Doğu’ya doğru gidildikçe kadının toplumsal hayattaki yeri ile ilgili kendini ifade etme, hakkını savunma, güçlü bir kimlik olarak kendini ortaya koyma şansı olmadığında, hayattan beklentileri karşılanmadığında tepkisini, öfkesini ortaya koymak için pasif agresif davranabiliyor. Bunu büyük şehirde, farklı bir kültür yapısına sahip bir ailenin bireylerinin yaptığı gibi yapma şansı yoksa, yani kızdığı kişiye surat asamıyorsa, söylenemiyorsa böyle bir durumda da olayı bedenselleştirme başlıyor.
Böyle zamanlarda sorunun çok farklı bir yöne kaydığını görüyoruz. Bir türlü geçmeyen baş ağrıları, sırt ağrıları, vücudunda birtakım sıkıntılar, bir türlü iyileşemeyen bir yara söz konusu olabiliyor. Pasif agresyon, kültüre göre çok değişiklik gösteriyor. Bu, aslında agresyonun dışa vurulamadığı noktalarda kişinin kendini yönlendirdiği bir durum ve bu durumda pasif agresyon başka başka boyutlara geçiyor. Kişi, dışarıya atılamayan agresyonu kendisine yöneltebiliyor, bir anlamda kendini cezalandırıyor.
Peki işler ne zaman yolundan çıkıyor?
Kişiler bu sorunla kliniğe geliyor ya da bedenselleştirme olarak durum su yüzüne çıkıyor. Biriktirilmiş, dışa vurulamamış, ifade edilememiş agresif özellikler zamanla birikerek ya bedensel birtakım sorunlara ya da ilişkide önüne geçilemeyen büyük sorunlara dönüşebiliyor ve öfke nöbetleri gibi durumlarla kendini gösterebiliyor.
Bastırılan agresyonun ne gibi etkileri oluyor?
Bastırılan agresyon hiçbir zaman bastırıldığı yerde kalmıyor, mutlaka geri dönüyor. İlişkide bir krize dönüşebiliyor, başkasına yansıtılabiliyor ya da bedende bir rahatsızlığa dönüşebiliyor.
Pasif agresif kişi eğer kendi geliyorsa, genelde o agresyonun bastırılması ve agresyonun kendine yöneltilmesi ile ilgili bir farkındalık geliştirmeye çalışıyoruz. Psikoterapi, agresyonun dışa vurulması ile ilgili kolaylaştırıcı bir etki olabiliyor. Aslında her iki durumda da sınırların netleşmesi ile ilgili bir çalışma yapıyoruz. Pasif agresif olan kişi değil de buna maruz kalan ve, “Benim eşim susuyor, konuşmuyor, yüzünü asıyor” diyen biri geldiğinde ise, bunun bir dile getirme biçimi olduğunu ve ancak dinleyen taraf olduğunda çözülebileceğini göstermeye çalışıyoruz. Pasif agresif birinin eşi onun pasif agresif mesajını algılamadığı sürece hiçbir işe yaramaz.
Hangi özelliklere sahip kişilerde daha çok görülüyor?
Pasif agresyon kültürel bir neden olduğu kadar bireysel bir yön de taşıyor. Bazı insanlarda pasif agresif özellikler daha belirgin oluyor. Çocukluk döneminde anneden ayrışma dediğimiz bir dönem var, o dönemde yaşanan bir sorunla ilgili bir problem olabiliyor. Bebeğin annesinden ayrışarak artık kendini bir birey olarak hissetmesi ve kimlik inşa etmesi sürecinde bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Tüm sorunların temelinde kişilerin birey olamamaları yatıyor olabilir mi?
Kesinlikle. Bunun ilacı da yok ama bunun oluşturduğu birtakım psikolojik durumların ilaçla çözülmesi söz konusu. Pasif agresif bir kişi sürekli bunu yapmaktan dolayı depresif haldeyse, kaygılıysa, stresliyse ilaç ile müdahale ediyoruz. Ancak ilk hedefimiz farkındalık yaratmak ve davranışı belirlemek. İkinci hedef ise bu davranışı değiştirmeyle ilgili motivasyonu artırmak.
Agresyonun dışa vurum yöntemleri nelerdir?
İlk anda aklımıza şiddet, bağırma, protesto etme gibi davranışlar geliyor. Bir de pasif olarak yani dışarıdan bakılınca çok görülmeyen ama muhatabı tarafından çok iyi anlaşılan biçimler var ki, buna da pasif agresyon diyoruz. Pasif agresyonun muhatabı durumu çok iyi anlar.
Çiftlerin ilişkisine pasif agresyon nasıl yansır?
Bunu bir örnekle açıklayayım. Pazar günü koca, pijamalarıyla sabahtan akşama kadar evde oturmak istiyor, eşi de “Zaten bir hafta sonumuz var. Sabahtan çıkalım, kahvaltıya gidelim, oradan şu etkinliğe gideriz” diyor ve kıyamet kopuyor. Oysa koca, “Benim zaten sadece pazar günü dinlenme şansım var. Hafta içi zaten gün boyu trafikteyim. En yoğun olduğu saatte beni trafiğe sokacaksın. Ben yorulacağım, gezmeden bir şey anlamayacağım ve bunu istemiyorum” dese bu kendi istediğini dile getirme biçimi olacak. “Hayır, bunu da nereden çıkardın, gitmeyelim, istemiyorum” derse, bu agresif davranış biçimi oluyor. “Tamam, haydi gidelim” derse ama bir türlü hazırlanamayıp evden çıkamazsa, bir saat tıraş olursa, otoparka gidince “Arabanın anahtarını evde unuttum” derse, sonra yolda giderken arabaya benzin almayı unutursa, yani bir şekilde diğerinin isteğini sabote etme niteliğinde hareketlerde bulunursa biz dışarıdan bakan kişi olarak bunu göremeyebiliriz ama karısı durumu hemen anlar. Çok iyi bilir ki eşi dolaylı yollardan olayı yokuşa sürüyordur. İşte pasif agresyon bu şekilde ortaya çıkabiliyor. Pasif agresyon, istemediğiniz ama karşınızdakinin arzuladığı bir şeyi yapmak istemediğinizi dolaylı yollarla anlatmak, aslında yapmak istiyormuş gibi görünüp yapmamaktır.
Pasif agresyonun başka şekilleri de var mı?
Bir başka biçimi de, bir duruma karşı tepkiyi o durumla ilgili olarak değil de başka bir şekilde, başka bir yerden çıkarmaya çalışarak göstermek. Örneğin, bir kadın sabahleyin kocasının bir davranışına kızdı diyelim. Akşam kocası işten eve geliyor, kadın da adamın sevmediği bir yemek yapıyor. Biliyor eşinin sevmediğini ama o gün onu yapıyor. Ya da aralarında tartışma çıkıyor ve normalde o durumun gerektirdiğinden çok daha fazla öfkeli davranıyor. Olmayacak şeyden kavga çıkarıyor. Demek ki burada pasif agresyon var, yani tepkinin, isteğin dile getirilmesi ile ilgili sorun var. İnsanlar tepkilerini dolaylı olarak gösterdiklerinde pasif agresyon oluyor.
Pasif agresyonun kökeninde hangi duygular var?
Hayal kırıklığı, isteğini belli edememe, tatminsizlik, beklentinin karşılanmaması herhalde en belirgin nedenleri. Kişinin üzerinde negatif yük oluşturan, pasif agresyona yol açan bir hayal kırıklığı oluyor. Kişiliği de bunun dışa vurma biçimini belirliyor. Kavga edebilen çiftlerin, soğuk savaşı olan ama kavga etmeyen çiftlere göre bazı açılardan ilişkileri daha kaliteli olabiliyor.
Bu davranış biçimleri nasıl şekilleniyor?
Kişilik özellikleri ve kültürel özelliklerle belirleniyor yani aile apartmanı örneğini Avrupa’da göremezsiniz. İç içe yaşamın olduğu, bireysel, kişisel, duygusal sınırların korunamadığı durumlarda pasif agresyon artıyor. Bireyselleşmenin ve sınırların çok daha net olduğu durumlarda pasif agresyon azalıyor. Pasif agresyonun azaldığı yerde “Benim için uygun değil” ya da “Ben şunu talep ediyorum” demek çok olağan bir şey olarak algılanıyor. Ama pasif agresyonun arttığı bir yerde yani iç içe yaşamın yoğun olduğu bir alanda söz artık söz olmaktan çıkıyor. Bir talep, tepki, istek ya da reddetmek olarak ortaya çıkıyor ve bunun da bir alt metni oluyor.
Kültürel özellikler pasif agresyon üzerinde ne ölçüde etkili oluyor?
Başka türlü ifade şansının olmadığı durumlarda pasif agresyona rastlıyoruz. Örneğin Doğu’ya doğru gidildikçe kadının toplumsal hayattaki yeri ile ilgili kendini ifade etme, hakkını savunma, güçlü bir kimlik olarak kendini ortaya koyma şansı olmadığında, hayattan beklentileri karşılanmadığında tepkisini, öfkesini ortaya koymak için pasif agresif davranabiliyor. Bunu büyük şehirde, farklı bir kültür yapısına sahip bir ailenin bireylerinin yaptığı gibi yapma şansı yoksa, yani kızdığı kişiye surat asamıyorsa, söylenemiyorsa böyle bir durumda da olayı bedenselleştirme başlıyor.
Böyle zamanlarda sorunun çok farklı bir yöne kaydığını görüyoruz. Bir türlü geçmeyen baş ağrıları, sırt ağrıları, vücudunda birtakım sıkıntılar, bir türlü iyileşemeyen bir yara söz konusu olabiliyor. Pasif agresyon, kültüre göre çok değişiklik gösteriyor. Bu, aslında agresyonun dışa vurulamadığı noktalarda kişinin kendini yönlendirdiği bir durum ve bu durumda pasif agresyon başka başka boyutlara geçiyor. Kişi, dışarıya atılamayan agresyonu kendisine yöneltebiliyor, bir anlamda kendini cezalandırıyor.
Peki işler ne zaman yolundan çıkıyor?
Kişiler bu sorunla kliniğe geliyor ya da bedenselleştirme olarak durum su yüzüne çıkıyor. Biriktirilmiş, dışa vurulamamış, ifade edilememiş agresif özellikler zamanla birikerek ya bedensel birtakım sorunlara ya da ilişkide önüne geçilemeyen büyük sorunlara dönüşebiliyor ve öfke nöbetleri gibi durumlarla kendini gösterebiliyor.
Bastırılan agresyonun ne gibi etkileri oluyor?
Bastırılan agresyon hiçbir zaman bastırıldığı yerde kalmıyor, mutlaka geri dönüyor. İlişkide bir krize dönüşebiliyor, başkasına yansıtılabiliyor ya da bedende bir rahatsızlığa dönüşebiliyor.
Pasif agresif kişi eğer kendi geliyorsa, genelde o agresyonun bastırılması ve agresyonun kendine yöneltilmesi ile ilgili bir farkındalık geliştirmeye çalışıyoruz. Psikoterapi, agresyonun dışa vurulması ile ilgili kolaylaştırıcı bir etki olabiliyor. Aslında her iki durumda da sınırların netleşmesi ile ilgili bir çalışma yapıyoruz. Pasif agresif olan kişi değil de buna maruz kalan ve, “Benim eşim susuyor, konuşmuyor, yüzünü asıyor” diyen biri geldiğinde ise, bunun bir dile getirme biçimi olduğunu ve ancak dinleyen taraf olduğunda çözülebileceğini göstermeye çalışıyoruz. Pasif agresif birinin eşi onun pasif agresif mesajını algılamadığı sürece hiçbir işe yaramaz.
Hangi özelliklere sahip kişilerde daha çok görülüyor?
Pasif agresyon kültürel bir neden olduğu kadar bireysel bir yön de taşıyor. Bazı insanlarda pasif agresif özellikler daha belirgin oluyor. Çocukluk döneminde anneden ayrışma dediğimiz bir dönem var, o dönemde yaşanan bir sorunla ilgili bir problem olabiliyor. Bebeğin annesinden ayrışarak artık kendini bir birey olarak hissetmesi ve kimlik inşa etmesi sürecinde bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Tüm sorunların temelinde kişilerin birey olamamaları yatıyor olabilir mi?
Kesinlikle. Bunun ilacı da yok ama bunun oluşturduğu birtakım psikolojik durumların ilaçla çözülmesi söz konusu. Pasif agresif bir kişi sürekli bunu yapmaktan dolayı depresif haldeyse, kaygılıysa, stresliyse ilaç ile müdahale ediyoruz. Ancak ilk hedefimiz farkındalık yaratmak ve davranışı belirlemek. İkinci hedef ise bu davranışı değiştirmeyle ilgili motivasyonu artırmak.
15.07.2016