İş yerinde stres veya iş ile ilişkili stres, yoğun iş temposu altında çalıştığımız günümüz koşullarında giderek yaygınlaşan bir problem haline dönüşmektedir. Bu problem kişinin bireysel yaşantısını, sağlığını ve iş performansını olumsuz olarak etkilemekle birlikte ekip çalışmasında ve iş verimliliğininde de belirgin olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Stres nedir?
Stres, psikolojik veya fiziksel uyarılar ve değişiklikler karşısında kişinin uyum sağlayabilmek için bedensel veya ruhsal olarak verdiği tepkilerdir. Bu tepkiler normalde vücüdumuzu korur, pek çok durumda motivasyonumuzu sağlar, uyarıcı etki yapar ve zorluklarla baş etmemizi kolaylaştırır. Anlık stres karşısında ilk olarak bedenimiz hızlı bir şekilde birtakım tepkiler (kalp atışlarında hızlanma, nefes alıp vermede zorlanma, terleme, duygusal değişimler vb) verir. Stres kronik bir şekilde devam ederse beden de farklı birtakım fiziksel ve ruhsal yakınmalar şeklinde tepkilerini sürdürür.
Tükenmişlik dönemi
Stres ilk alarmını verdiği anda genellikle kişi bu durumla baş etmeye çalışır. Baş etme biçimleri genellikle iki farklı şekilde gözlenir. Bunlar, stresi ortadan kaldırmaya yönelik stresle mücadele etmek veya tepkisel olarak bu durumu yok saymaktır. Daha sonraki aşamada kişi eğer bu stresi ortadan kaldıramıyorsa strese adaptasyon geliştirmeye başlar. Adaptasyon geliştiği dönemde kişi stresi yenebilir ancak bu gerçekleşmezse bir süre sonra kişide kronik stresle karşı karşıya kalmaya bağlı olarak tükenmişlik ortaya çıkar. İşte bu tükenmişlik dönemi, artık bardağın dolup taşmaya başladığı, vücudun isyan ettiği ve özellikle kronik bir takım hastalıkların başladığı dönemdir. Çalışan için iş yaşantısı da, iş dışındaki yaşantısı da çekilmez bir hal almaya başlar. Bunun sebebi kronik bedensel ve ruhsal yakınmaların günlük yaşam kalitesini belirgin bir şekilde azaltması ve kişinin işlevselliğinin bu durumdan yoğun bir şekilde etkilenmesidir.
Stres nereden kaynaklanır?
Günlük hayatımızın neredeyse üçte ikisini iş yerinde geçiriyoruz. İşimiz bizi fiziksel ve ruhsal olarak nasıl etkiliyor? Pek çoğumuzun yakındığı, olumsuz etkilendiğimiz ve genellikle çalışma hayatımızdan da keyif almamızı engelleyen stres nereden geliyor? Kaynağı yaptığımız iş mi yoksa buna eklenen başka faktörler de var mı? Stres konu olunca bunlar gibi pek çok soruyu ard arda sıralamak mümkün. Sorular arttıkça da hayatımız sanki daha da karmaşık bir yere doğru gidiyor. Aslında stresin derecesi ile bağlantılı olarak çalışanları motive eden olumlu bir tarafının da olduğunu biliyoruz. Orta düzeyde bir kaygı hayatımızın tümünde olduğu gibi çalışma performansımızı da olumlu etkiler ve daha başarılı işler yapmamızı sağlar. Ancak bu kaygı düzeyine sebep olan stres belli bir eşik değeri aşmaya başlayınca olumlu etkileri kaybolduğu gibi bir de ek olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır.
Stresi artıran faktörler
Peki işimizi stresli hale getiren şeyler neler? Sadece yapılan işin zorluk düzeyi midir stresin deresini belirleyen, yoksa başka faktörler de var mıdır? İş yaşantımızda strese neden olan faktörleri iki ana başlık altında toplayabiliriz:
İş yerinden kaynaklanan faktörler:
- İş yerinin fiziksel koşulları
- İş yerindeki yapılanmanın/yönetimin yetersiz veya kötü olması
- Çalışandan talepler
- Çalışanın daha önce aynı iş yerindeki kötü deneyimler
- Yönetim değişiklikleri
- Çalışana sosyal anlamda yetersiz destek
- Rol çatışmaları
İşin tanımı ve kişinin bireysel özelliklerinden kaynaklanan faktörler:
- İşin zorluğu
- Uzun çalışma saatleri
- Kısıtlı süre
- İş için yeterli eğitim veya becerilere sahip olmama
- İşe duyulan güvensizlik
- İşin sıkıcılığı
- İş ile ilgili özerk olamama, uygun kaynakların bulunmaması, ekipman eksikliği
- Ani görev değişiklikleri
- Kazancın yetersiz olması
- Çalışanın bireysel özellikleri (kişilik yapısı, aile yapısı, iş hayatı dışındaki yaşam koşulları)
Stresin belirtileri
İş yerinde stres psikolojik ya da fiziksel belirtilerle ortaya çıkabilir. Bedensel ve ruhsal sağlığımızın etkilenmesi ve bunun bir kısır döngü haline gelmesi çok kolaydır. Bu yakınmalar bir süre sonra kronikleşebilir ve olumsuz etkileri iş yaşantımızı etkileyen bir takım davranışsal belirtilere sebep olabilir.
Psikolojik belirtiler:
- Depresif belirtiler (keyifsizlik, moralsizlik, isteksizlik, değersizlik vb)
- Kaygı bozuklukları
- Kötümserlik
- Baş edememe, aşırı yüklenme
- İrritabilite
- Çabuk ve sık öfkelenme, tahammülsüzlük
- Konsantrasyon eksikliği
Fiziksel belirtiler:
- Halsizlik, yorgunluk
- Ağrı (baş ağrısı, kas ağrıları)
- Mide bağırsak rahatsızlıkları
- Kilo kaybı
- Uyku bozuklukları
- Dermatolojik problemler (ürtiker, kaşıntı vb)
- Sık ve çabuk hastalanma
Davranışsal belirtiler:
- İş performansında düşme
- Karmaşık problemlerle baş edememe
- Kendine güvenememe
- Yaratıcılık ve insiyatif almanın azalması
- İş yerine düzenli gelmeme
- İletişim problemleri
- İşe ilgisizlik
- İş kazalarının artması
- Sorunları tolere edememe ve aşırı tepkiler verme
Stresin en fazla kadınları etkilediğini ve iş stresinden kadınlarla erkeklerin farklı etkilendiğini görüyoruz. Erkeklerin iş stresinden dolayı agresif bir yapıya girdikleri ve daha çok saldırganlık gösterdikleri, buna karşılık kadınların ise stres karşısında kaygı ve çökkünlük gösterdikleri tespit ediliyor. Kadınların strese karşı, psikolojik tepkileri daha yoğun buna karşılık fizyolojik tepkileri ise erkeklerden daha zayıftır. İşverenlerin yüklendikleri stres ise, genelde çalışanlarla aynı veya daha fazladır. Ama genellikle işveren ve çalışanlar birbirini anlamazlar, kendi yüklendikleri stresi önemser, diğerininkini yok sayarlar.
Stresten nasıl kurtulunur? Stresten nasıl korunulur?
- Kendi düzeninizi yaratın: İçinde yaşadığınız çevreyi ihtiyaçlarınıza ve arzunuza göre seçin (işiniz, eviniz, eğlence yeriniz vb). Gününüzü gerçekçi olarak planlayın. Bir randevudan diğerine koşmayın, kendinize randevular arasında nefes almak için boşluk bırakın. Toplantılarınızı arka arkaya olacak şekilde ayarlamayın.
- Doğru iş planlaması ve öncelikler: Eğer istemediğiniz bir iş yapmanız gerekiyorsa, günün erken saatlerinde bitirmeye çalışın. İşleri diğer insanlara yeteneklerine göre dağıtın. Bir seferde bir iş yapın. Eğer bir proje ile meşgulseniz sadece projeye konsantre olun ve yapmanız gereken diğer işleri unutun.
- İhtiyaç mı, tercih mi olduğuna karar verin: Temel ihtiyaçlarımız dışında kalan her şey tercihtir. Dolayısıyla yaşamdaki tercihlere aşırı derecede bağlanmayın.
- Kaygı ve mutsuzluk bulaşıcıdır: Endişeli ve kuruntulu olmayan insanlarla arkadaş olun. Mesafeleri ve sınırları iyi ayarlayın. Stres yaratacak olaylara karşı kendinizi hazırlayın.
- Hayır diyebilmek: Ekstra projelere, istemediğiniz sosyal aktivitelere, zamanınız olmayan davetlere hayır deyin.
- İyi hissedin: Uyku hijyenine dikkat edin. Görünümünüzü iyileştirecek değişiklikler yapın, iyi görünmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Rahatlamaya ihtiyacınız olduğunda, nefes egzersizleri, relaksasyon egzersizleri yapın. Eğer işiniz uzun süre oturmanızı gerektiriyorsa arada bir ayağa kalkıp vücudunuzu esnetin.
- 'Ben' saatleri yaratın: Daha esnek olun. Bazı işler mükemmel olmasa da olur. Kendi kendinize yönelik negatif konuşmalardan kaçının. Öğle yemeği için ara vermeyi asla unutmayın. Kendinize her gün yalnız kalabileceğiniz, sessizlik içinde dinlenebileceğiniz ve sakince düşünebileceğiniz bir zaman yaratın.
Stresle baş etme mekanizmaları
- Polyannacılık: Polyannacılık, kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme becerisidir. Polyannacılık bir psikolojik savunma mekanizmasıdır, aşırı olmadan yerinde kullanıldığı sürece, kişiyi kaygıdan, sıkıntıdan korur, kişinin yarına kalma ihtimalini artırır. Kendini avutmak değil, bardağın dolu yanını fark etmektir.
- Beklentiler: Çoğu zaman beklentilerimiz hayatımıza yön veriyor. Beklentilerimizi belirlerken gözden kaçırmamamız gereken en önemli şey, gerçeğe yakın olma halidir. Ne zaman ki çevremizden büyük beklentilere girdiğimiz zaman hayal kırıklıklarını da çok büyük yaşıyoruz.
- Kabullenme: Kabullenme, rahatsızlık yaratan düşünceler, duygular ya da koşullarla başa çıkabilmenin alternatif bir yoludur. İnsanlar çoğu kez, duygular, düşünceler ve diğer stres kaynaklarının verdiği rahatsızlıktan kurtulmanın tek yolunun, onları ortadan kaldırmak olduğunu düşünür. Ne yazık ki, bu stres kaynaklarının bir çoğu insanların kendi kontrolünde olmayan koşullar nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Düşünceleri veya duyguları da yok etmek mümkün değildir. Dahası bunları bastırmaya ya da reddetmeye çalışmak, uzun vadede daha fazla zarara neden olmaktadır. Kabullenmenin anlamı, rahatsızlık verseler de hoşa gitmeyen olaylara, kişilere, durumlara ve duygulara yer açmak ve bunlarla uzlaşabilmektir.