İnsülin, midemizin hemen altında bulunan pankreas bezinden salgılanan bir hormon. Vücudumuzdaki tüm hücreler, glikozu yakıt olarak kullanıyor. Glikozun yakıt olarak kullanılabilmesi içinse mutlaka hücre içine girmesi lazım. İnsülinin yaptığı asıl iş, kan şekerini hücrenin içerisine sokmak. Eğer doğuştan ya da kazanılmış birtakım faktörlerden dolayı vücutta insülinin verdiği emirlere kas, karaciğer, yağ dokusu gibi büyük doku ve organlar yanıtsızlık geliştirirse, buna insülin direnci deniyor. İnsülinin verdiği bu emirler yerine getirilemeyince, kanda bir miktar şeker yükselmesi oluyor. Tabii bu, vücut için kabul edilebilir bir şey olmadığı için, daha fazla insülin salgılanıyor. Kan şekerini normal sınırlarda tutmak için daha fazla insülin salgılanması gerekiyor. Daha fazla insülin salgılanması da kan şekerinde belli dalgalanmalara yol açabiliyor. Bu da kişinin daha çok yemek yemesine, şeker düzensizliklerine, kilo kaybında dirence yol açıyor.
Kimlerde görülür?
Hem kadınlarda hem de erkeklerde ne yazık ki artık her yaşta rastlanabiliyor. İnsülin direnci; fazla kilolularda, yüksek tansiyonu olan kişilerde, özellikle karın çevresi yağlanma sorunu yani abdominal obezite yaşayanlarda, polikistik overi olan kadınlarda, hareketsiz yaşayanlarda, yanlış beslenenlerde ve ailesinde şeker hastalığı olanlarda daha çok görülüyor. Bunların yanı sıra, bozulmuş glikoz toleransı olan, yani şeker hastalığı öncesi ‘gizli şeker’ olarak adlandırılan durumların neredeyse yüzde 60’ında, Tip 2 Diyabet’i olanların ise yüzde 60-65’inde insülin direncine rastlanmakta.
Belirtileri neler? Ne zaman harekete geçmeli?
İnsülin direnci olan kişilerde çok hızlı kilo alma ve kilo verememe yakınması ön plandadır. Diğer belirtileri ise, sık acıkma atakları, doymama, yüksek karbonhidratlı gıda tüketme ihtiyacı, tatlıya düşkünlük, sabah daha yorgun kalkmak, gün içinde bitkinlik, özellikle yemek sonrasında ve tatlı bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkan halsizlik hissi, sinirlilik, daha sabırsız daha öfkeli olma, konsantrasyon kaybı ve karın çevresinde yağlanma... Horlama ve uyku bozuklukları da sık görülüyor. Bu belirtiler varsa mutlaka bir endokrinoloji uzmanına danışmak gerekiyor. Kişinin detaylı öyküsü ve ayrıntılı bir fizik muayene ile birlikte, yapılan bir kısım kan tahlilleri ile insülin direnci varlığını saptamak mümkün. Yapılan muayene ve tahlil sonuçlarına göre eğer insülin direnci saptanırsa tedavi aşamasına geliniyor. Tedavi ise yalnız ilaç kullanımı değil mutlaka hayat tarzı değişikliğini de gerektiriyor. Hayat tarzı değişikliğinden kasıt; özellikle sağlıklı beslenme, diyet ve egzersiz. Diyet ve egzersiz denildiğinde ‘kısa süre diyet ve egzersizimi yapar kilolarımı verir, sonra tekrar eski yaşama ve beslenme alışkanlıklarıma dönerim’ diye düşünülmemesi gerekiyor. Yanlış beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve düzenli egzersizin kalıcı olarak hayatımızda yer alması gerekli. Onun için bu durumu diyet yapmak değil hayat tarzı değişikliği olarak adlandırıyoruz.
Tedavi edilmezse ne olur?
Her şeyden önce, bu tablonun tedavisiz bırakılması durumunda, daha önce saydığımız yakınmalar giderek artıyor ve kişinin günlük aktivitelerini ve hayat kalitesini ciddi anlamda kötü etkiliyor. Sonuçta, mutsuz, sürekli kilo artışı olan ve bu durumla bir türlü başa çıkamayan kişiler haline dönüyoruz. Ayrıca insülinin fazla olması, şeker hastalığı görülme riskini de arttırıyor. Tip 2 Diyabet’in ise, ağırlıklı olarak insülin direnci nedeniyle oluştuğu biliniyor. Diyabet son yıllara sık görülen bir hastalık haline geldi. Yaygınlığı giderek artıyor ve beraberinde komplikasyon dediğimiz pek çok ek sorunla birlikte seyrediyor. İnsülin direnci, diyabetin öncüsü olduğu için müdahale etmek gerekiyor.
Genetik faktörler
İnsülin direncinin genetik geçişli formları da var ancak bunlar çok nadir ve daha farklı klinik belirtilerle karşımıza çıkıyor. Ancak asıl büyük sorun bizim daha ziyade edinilmiş alışkanlıklarımız. Modern hayat olarak nitelendirdiğimiz, sürekli araçlarla bir yerlere gitmek, büyük binalarda saatlerce oturarak çalışmak, televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen saatler ve tabii ki ‘fast food’ olarak da adlandırılan yanlış beslenme şekilleri ve yüksek kalorili gıdalarla beslenmek, bu sorunun gelişmesinde ki başlıca etken. Tüm bunların yanı sıra stres ve sigara kullanımı gibi etkenler de ek sorunlar oluşturmakta. Yine de ailede şeker hastalığının olması ileride şeker hastalığı gelişebilmesi için bir risk faktörüdür.
Yaş aralığı
Daha çok erişkinlerde ve ilerleyen yaş grubunda görülüyor. Bunun nedeni de hareketsizlik ve kilo alımının artması. Genetik bir neden yoksa önceleri çok küçük yaşlarda pek görülmüyordu. Ancak son yıllarda yanlış beslenme ve çocukluk obezitesinin artmasından dolayı çocuklarda da daha fazla görülen bir hastalık haline gelmeye başladı
Sporun hastalık üzerinde nasıl faydası oluyor?
Sporun hastalık üzerinde olumlu, çok büyük bir etkisi var. Mutlaka egzersiz yapmak gerekiyor. Yapılabilecek en kolay egzersiz ise yürüyüş. Bunun yanında kişinin yaşına, eşlik eden hastalıklarına, sağlık durumuna göre mutlaka doktoruyla birlikte bir egzersiz programı hazırlanmalı.
İnsülin yemekten önce mi sonra mı yapılır?
İnsülinler içeriklerine göre ayrılmaktadır. Hızlı etkili insülinler, karışım insülinler (hızlı etkili ile orta etkili ve uzun etkili ile kısa etkili insülinün karışımı olan insülinler) yemeklerden hemen önce yapılmalıdır. 15 dakika içinde yemeğe başlanmalıdır, dolayısı ile bekleme yoktur fakat oral alımından emin olamadığımız (bulantı, kusma,iştahsızlık,yutma zorlukları vd. nedenlerden dolayı) hastalarda yemek ortasında veya yemeğin sonuna doğru da bu insülinler uygulanabilir.
Kristalize insülin gibi kısa etkili insülinlerde ise yemekten 30 dk önce yapılmalıdır. Hastanede yatan hastalar için yemeğin gecikme beraberinde hipoglisemi riskine karşı 20 dk önce yapılması daha uygun olabilir.
Uzun etkili insülinler ise aç ya da tok farketmez bunlarda uygulanan zaman dilimi önemlidir. Örneğin gece 22.00’de insülin yapıyor ise bunu saat: 21.45-22.15 zaman diliminde yapmalıdır.
İnsülin iğnesi nerelerden vurulur?
İnsülin iğnesi, deri altı dokusuna yapılmalıdır. Bu bölgeler ise:
Karın: Göbek deliğinin iki parmak (sağına, soluna ve altına) yakınına ve göbek deliği üst tarafına yapılmaz. Göbek deliğinin iki yan tarafından bir el uzaklığında olan bölgenin içine yapılmalıdır. Obezlerde dahi yan bölgelerin kullanımından kaçınılmalıdır çünkü deri altı doku yan olarak ilerlediğinde önemli ölçüde incelir.
Bacaklar: Uyluğun ön ve yan bölgeleri
Kollar: Deri altı tabakanın kasa zarar vermekten kaçınmak için yeterince kalın olduğu üst dış bölüm
Kalça: Üst dış bölüme yapılmalıdır böyelece siyatik sinire zarar vermesinden kaçınılır fakat emilimin en zor olduğu ve ergonomik açıdan bedeni zorlayıcı bir bölge olmasından dolayı önerilmez.
İnsülin iğnesi neden yapılır?
- Tip 1 diabetliler (insüline bağımlı diabetliler)
- Ağızdan şeker düşürücü haplarla kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diabetliler
- Hangi tip diyabet olursa olsun, akut metabolik komplikasyon (koma) gelişmiş hastalar
- Akut stres, travma (kaza, yanık gibi), cerrahi girişim (ameliyat) yapılacak tüm diyabetliler
- Gebelik başlangıcından sonuna kadar tüm diyabetliler ve hamilelikte diyabeti ortaya çıkanlar (diyabeti diyet ve egzersiz ile kontrol altına alınamayanlar)
- Komplikasyon gelişmiş tüm diyabetliler (retinopati, nöropati, diabetik ayak, nefropati gibi)
- Karaciğer yetersizliği
- Diyabetik ayak
- Cerrahi Operasyon
- Pankreası herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olanlar
- Kortikosteroid kullanımı
- Orta-ağır enfeksiyonlar
- Başlangıçta ağır hiperglisemi insülin başlanmasını gerektiren nedenlerdir.
İnsülin yapılan yerin kanar mı?
İnsülin uygulanan bölgelerde normalde kanama, ekimoz olmaz ancak,
- Antikoagülan ilaç alımı
- Antiagregan ilaç alımı
- Antitrompotik tedavi
- Hemofili hastalığı olanlar
- Kalitesiz iğne kullanımı
- Çok nadir olarak da enjeksiyonu uyguladıktan sonra iğne ucunun çıkarırken cildi çizmesi (yanlış uygulama tekniği) durumlarında kanama, ekimoz olabilir. Kanama durumunda cilt kesinlikle ovulmamalı, sadece hafifçe kuru bir pamuk ya da spanç ile bastırılmalıdır.
Hamilelikte insülin nereden yapılır?
Hamilelikte insülin, karın, bacaklar, kollar ve kalça bölgesinden çok rahat yapılabilir fakat kalça bölgesinin emilim ve uygulamadaki sıkıntısından dolayı bu bölgeyi önermiyoruz. Karın bölgesini ise uygulamada herhangi bir mahsur olmamasına rağmen anne adayları psikolojik-duygusal nedenlerden dolayı genelde tercih etmemektedir.
Kimlerde görülür?
Hem kadınlarda hem de erkeklerde ne yazık ki artık her yaşta rastlanabiliyor. İnsülin direnci; fazla kilolularda, yüksek tansiyonu olan kişilerde, özellikle karın çevresi yağlanma sorunu yani abdominal obezite yaşayanlarda, polikistik overi olan kadınlarda, hareketsiz yaşayanlarda, yanlış beslenenlerde ve ailesinde şeker hastalığı olanlarda daha çok görülüyor. Bunların yanı sıra, bozulmuş glikoz toleransı olan, yani şeker hastalığı öncesi ‘gizli şeker’ olarak adlandırılan durumların neredeyse yüzde 60’ında, Tip 2 Diyabet’i olanların ise yüzde 60-65’inde insülin direncine rastlanmakta.
Belirtileri neler? Ne zaman harekete geçmeli?
İnsülin direnci olan kişilerde çok hızlı kilo alma ve kilo verememe yakınması ön plandadır. Diğer belirtileri ise, sık acıkma atakları, doymama, yüksek karbonhidratlı gıda tüketme ihtiyacı, tatlıya düşkünlük, sabah daha yorgun kalkmak, gün içinde bitkinlik, özellikle yemek sonrasında ve tatlı bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkan halsizlik hissi, sinirlilik, daha sabırsız daha öfkeli olma, konsantrasyon kaybı ve karın çevresinde yağlanma... Horlama ve uyku bozuklukları da sık görülüyor. Bu belirtiler varsa mutlaka bir endokrinoloji uzmanına danışmak gerekiyor. Kişinin detaylı öyküsü ve ayrıntılı bir fizik muayene ile birlikte, yapılan bir kısım kan tahlilleri ile insülin direnci varlığını saptamak mümkün. Yapılan muayene ve tahlil sonuçlarına göre eğer insülin direnci saptanırsa tedavi aşamasına geliniyor. Tedavi ise yalnız ilaç kullanımı değil mutlaka hayat tarzı değişikliğini de gerektiriyor. Hayat tarzı değişikliğinden kasıt; özellikle sağlıklı beslenme, diyet ve egzersiz. Diyet ve egzersiz denildiğinde ‘kısa süre diyet ve egzersizimi yapar kilolarımı verir, sonra tekrar eski yaşama ve beslenme alışkanlıklarıma dönerim’ diye düşünülmemesi gerekiyor. Yanlış beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve düzenli egzersizin kalıcı olarak hayatımızda yer alması gerekli. Onun için bu durumu diyet yapmak değil hayat tarzı değişikliği olarak adlandırıyoruz.
Tedavi edilmezse ne olur?
Her şeyden önce, bu tablonun tedavisiz bırakılması durumunda, daha önce saydığımız yakınmalar giderek artıyor ve kişinin günlük aktivitelerini ve hayat kalitesini ciddi anlamda kötü etkiliyor. Sonuçta, mutsuz, sürekli kilo artışı olan ve bu durumla bir türlü başa çıkamayan kişiler haline dönüyoruz. Ayrıca insülinin fazla olması, şeker hastalığı görülme riskini de arttırıyor. Tip 2 Diyabet’in ise, ağırlıklı olarak insülin direnci nedeniyle oluştuğu biliniyor. Diyabet son yıllara sık görülen bir hastalık haline geldi. Yaygınlığı giderek artıyor ve beraberinde komplikasyon dediğimiz pek çok ek sorunla birlikte seyrediyor. İnsülin direnci, diyabetin öncüsü olduğu için müdahale etmek gerekiyor.
Genetik faktörler
İnsülin direncinin genetik geçişli formları da var ancak bunlar çok nadir ve daha farklı klinik belirtilerle karşımıza çıkıyor. Ancak asıl büyük sorun bizim daha ziyade edinilmiş alışkanlıklarımız. Modern hayat olarak nitelendirdiğimiz, sürekli araçlarla bir yerlere gitmek, büyük binalarda saatlerce oturarak çalışmak, televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen saatler ve tabii ki ‘fast food’ olarak da adlandırılan yanlış beslenme şekilleri ve yüksek kalorili gıdalarla beslenmek, bu sorunun gelişmesinde ki başlıca etken. Tüm bunların yanı sıra stres ve sigara kullanımı gibi etkenler de ek sorunlar oluşturmakta. Yine de ailede şeker hastalığının olması ileride şeker hastalığı gelişebilmesi için bir risk faktörüdür.
Yaş aralığı
Daha çok erişkinlerde ve ilerleyen yaş grubunda görülüyor. Bunun nedeni de hareketsizlik ve kilo alımının artması. Genetik bir neden yoksa önceleri çok küçük yaşlarda pek görülmüyordu. Ancak son yıllarda yanlış beslenme ve çocukluk obezitesinin artmasından dolayı çocuklarda da daha fazla görülen bir hastalık haline gelmeye başladı
Sporun hastalık üzerinde nasıl faydası oluyor?
Sporun hastalık üzerinde olumlu, çok büyük bir etkisi var. Mutlaka egzersiz yapmak gerekiyor. Yapılabilecek en kolay egzersiz ise yürüyüş. Bunun yanında kişinin yaşına, eşlik eden hastalıklarına, sağlık durumuna göre mutlaka doktoruyla birlikte bir egzersiz programı hazırlanmalı.
İnsülin yemekten önce mi sonra mı yapılır?
İnsülinler içeriklerine göre ayrılmaktadır. Hızlı etkili insülinler, karışım insülinler (hızlı etkili ile orta etkili ve uzun etkili ile kısa etkili insülinün karışımı olan insülinler) yemeklerden hemen önce yapılmalıdır. 15 dakika içinde yemeğe başlanmalıdır, dolayısı ile bekleme yoktur fakat oral alımından emin olamadığımız (bulantı, kusma,iştahsızlık,yutma zorlukları vd. nedenlerden dolayı) hastalarda yemek ortasında veya yemeğin sonuna doğru da bu insülinler uygulanabilir.
Kristalize insülin gibi kısa etkili insülinlerde ise yemekten 30 dk önce yapılmalıdır. Hastanede yatan hastalar için yemeğin gecikme beraberinde hipoglisemi riskine karşı 20 dk önce yapılması daha uygun olabilir.
Uzun etkili insülinler ise aç ya da tok farketmez bunlarda uygulanan zaman dilimi önemlidir. Örneğin gece 22.00’de insülin yapıyor ise bunu saat: 21.45-22.15 zaman diliminde yapmalıdır.
İnsülin iğnesi nerelerden vurulur?
İnsülin iğnesi, deri altı dokusuna yapılmalıdır. Bu bölgeler ise:
Karın: Göbek deliğinin iki parmak (sağına, soluna ve altına) yakınına ve göbek deliği üst tarafına yapılmaz. Göbek deliğinin iki yan tarafından bir el uzaklığında olan bölgenin içine yapılmalıdır. Obezlerde dahi yan bölgelerin kullanımından kaçınılmalıdır çünkü deri altı doku yan olarak ilerlediğinde önemli ölçüde incelir.
Bacaklar: Uyluğun ön ve yan bölgeleri
Kollar: Deri altı tabakanın kasa zarar vermekten kaçınmak için yeterince kalın olduğu üst dış bölüm
Kalça: Üst dış bölüme yapılmalıdır böyelece siyatik sinire zarar vermesinden kaçınılır fakat emilimin en zor olduğu ve ergonomik açıdan bedeni zorlayıcı bir bölge olmasından dolayı önerilmez.
İnsülin iğnesi neden yapılır?
- Tip 1 diabetliler (insüline bağımlı diabetliler)
- Ağızdan şeker düşürücü haplarla kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diabetliler
- Hangi tip diyabet olursa olsun, akut metabolik komplikasyon (koma) gelişmiş hastalar
- Akut stres, travma (kaza, yanık gibi), cerrahi girişim (ameliyat) yapılacak tüm diyabetliler
- Gebelik başlangıcından sonuna kadar tüm diyabetliler ve hamilelikte diyabeti ortaya çıkanlar (diyabeti diyet ve egzersiz ile kontrol altına alınamayanlar)
- Komplikasyon gelişmiş tüm diyabetliler (retinopati, nöropati, diabetik ayak, nefropati gibi)
- Karaciğer yetersizliği
- Diyabetik ayak
- Cerrahi Operasyon
- Pankreası herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olanlar
- Kortikosteroid kullanımı
- Orta-ağır enfeksiyonlar
- Başlangıçta ağır hiperglisemi insülin başlanmasını gerektiren nedenlerdir.
İnsülin yapılan yerin kanar mı?
İnsülin uygulanan bölgelerde normalde kanama, ekimoz olmaz ancak,
- Antikoagülan ilaç alımı
- Antiagregan ilaç alımı
- Antitrompotik tedavi
- Hemofili hastalığı olanlar
- Kalitesiz iğne kullanımı
- Çok nadir olarak da enjeksiyonu uyguladıktan sonra iğne ucunun çıkarırken cildi çizmesi (yanlış uygulama tekniği) durumlarında kanama, ekimoz olabilir. Kanama durumunda cilt kesinlikle ovulmamalı, sadece hafifçe kuru bir pamuk ya da spanç ile bastırılmalıdır.
Hamilelikte insülin nereden yapılır?
Hamilelikte insülin, karın, bacaklar, kollar ve kalça bölgesinden çok rahat yapılabilir fakat kalça bölgesinin emilim ve uygulamadaki sıkıntısından dolayı bu bölgeyi önermiyoruz. Karın bölgesini ise uygulamada herhangi bir mahsur olmamasına rağmen anne adayları psikolojik-duygusal nedenlerden dolayı genelde tercih etmemektedir.
11.11.2016