Diz osteoartrtinin (kireçlenme) tedavisindeki amaç, ağrıyı azaltmak ve fonksiyonları artırmaktır. Hareketi azaltmak ve dizi dinlendirmek için alışkanlıkların değiştirilmesi, kilo vererek dize gelen yükün azaltılması gibi önlemlerin yanı sıra, konservatif veya cerrahi tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Konservatif yöntemlerde amaç ise diz ekleminde ağrının ve şişliğin azaltılarak uyluk kaslarının optimal fonksiyonel kapasitesinin kazandırılmasıdır. Bu amaçla antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir ve kaslara tekrar kuvvet, esneklik kazandırmak için fizik tedavi programları başlanabilir. Antienflamatuar tedavi protokollerine eklem içi enjeksiyon uygulamaları da ilave edilebilir.
Diz kireçlenmesinde cerrahi tedavi
Cerrahi tedavi olarak artroskopik cerrahi ile eklemin yıkanması ve kıkırdak yapılardaki hasarlı alanların temizlenmesi ve kıkırdak dokunun canlandırılmasına yönelik işlemler uygulanabilir. Kemiklerde doğrultu bozukluğu gelişmiş ancak ileri derecede kıkırdak harabiyeti oluşmamış vakalarda düzeltici kemik ameliyatları uygulanabilir. Uyluk kemiğinin alt ucunda veya incik kemiğinin üst ucunda yapılan kemiğin dizilimini değiştirici ameliyatlar ile kıkırdak harabiyetinin önüne geçilebilir. Eklem yüzeyi tamamen bozulmuş bir dizde total eklem replasmanı uygulaması hem ilk hem de son basamak tedavi yöntemi olarak tercih edilebilir. Diz osteoartriti tedavisinde protez uygulaması en etkili tedavi yöntemidir.
Total diz protezi nasıl uygulanır?
Standart total diz protezi beş günlük bir hastane yatışını ve genellikle bir ile üç ay süren bir nekahat dönemini kapsar. Hastaların çoğunda ağrı önemli ölçüde azalır ve günlük rutin aktivitelerine kaldığı yerden devam ederler. Total diz protezi ameliyatı, dizin önünden aşağıya doğru 15-20 cm uzunluğunda bir kesi yapılması ile başlar. Daha sonra protezin yerleştirilmesi için femurun (uyluk kemiği) ucu, tibianın (incik kemiği) üstü ve patellanın (diz kapağı) alt yüzünden özel ekipman vasıtasıyla yeterli miktarda kemik çıkarılır. İlk olarak deneme protezleri kullanılarak protezin kemiklere tam olarak oturup oturmadıkları ve hizalanıp hizalanmadıkları değerlendirilir. Ameliyatı yapan doktor, bu noktada dizin olası hareketlerini düzgün olarak yapıp yapmadığını kontrol eder. Bu hareketler tam fleksiyon (bükme), ekstansiyon (düzleştirme) ve bağ dengesidir. Tümünde sonuçların iyi olması ve ağrının iyi bir şekilde azaltılması için büyük öneme sahiptir. Son olarak eklem protezi parçaları, kemik çimentosu vasıtasıyla yerine yapıştırılır ve cerrahi kesi kapatılır.
Total diz protezi başarı oranı
Total diz protezi genellikle bölgesel ya da genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 90 dakika sürer. Ancak her operasyon kendine özgüdür, bu nedenle zaman zaman daha uzun da sürebilmektedir. Daha sonra hastalar birkaç saat izlenecekleri ayılma odasına alınır ve anestezinin etkileri geçmeye başladıktan sonra servisteki odalarına çıkarılır. İleri derecedeki diz osteoartritinin diz protezi ile tedavisinin 15-20 yıllık başarısı %95-98 gibi yüksek oranlardadır.
Sık görülen komplikasyonlar
Her cerrahi girişimde olabileceği gibi total diz protezi ameliyatından sonra da bazı komplikasyonlar gelişebilir. En sık görülen komplikasyonların bazıları şunlardır:
- Anestezi komplikasyonları: Cerrahi girişimlerin büyük bir çoğunluğunda ameliyattan önce çeşitli türlerde anestezi verilmesi gerekir. Çok az miktarda hasta anestezi ile ilgili sorunlar yaşar. Bu sorunlar arasında, kullanılan ilaca karşı reaksiyon, diğer tıbbi komplikasyonlara bağlı problemler ve anestesiden kaynaklanan problemler bulunur. Ameliyatta bulunacak anestezist ile bu riskleri ve kaygıları karşılıklı olarak ele almak önemlidir.
- Tromboz (toplardamarda kan pıhtıları): Derin ven trombozu her ameliyattan sonra meydana gelir ancak özellikle kalça, pelvis veya diz ile ilişkili operasyonlardan sonra görülme ihtimali daha fazladır. Derin ven trombozu bacaktaki büyük toplardamarlarda kan pıhtısı oluştuğu zaman meydana gelir. Bu durum bacaklarda şişme, ısı artışı ve ağrıya neden olur. Toplar damarlardaki bu pıhtılar yerinden koparsa, akciğere gider ve kılcal damarları tıkayarak akciğerin bir kısmının kanlanamamasına yol açar. Bu duruma ‘pulmoner embolizm’ denir. Cerrahlar derin ven trombozunu büyük bir ciddiyet ile ele alır. Bu riski azaltmanın birçok yolu vardır ancak en etkili yolu muhtemelen bir an önce ayağa kalkmayı ve hareket etmeyi sağlamaktır. Yaygın olarak kullanılan diğer iki önlem, kanın bacaklarda durağanlaşmamasını sağlayan basınçlı çoraplar ve pıhtı oluşumunu engelleyen kan sulandırıcı ilaçlardır.
- Enfeksiyon: Enfeksiyon, yapay eklem replasmanı ameliyatından sonra karşılaşılan en ciddi komplikasyonlardan biridir. Total diz protezinden sonra enfeksiyona yakalanma olasılığı yaklaşık %1’dir. Bazı enfeksiyonlar çok erken aşamada, hatta hastaneden taburcu olmadan önce kendini gösterebilir. Bazıları da ameliyattan aylar veya yıllar sonra ortaya çıkabilir. Enfeksiyon yapay ekleme enfekte olmuş diğer bölgelerden sıçrayabilir. Diş ile ilgili herhangi bir işlem yaptırma veya belli başlı bazı ameliyat geçirme gibi durumlardan önce antibiyotik kullanımı gibi birtakım tedbirler gerekecektir.
- Sert diz: Bu ameliyattan sonra diz hareket açıklığı nadiren normale dönmeyebilir. Sandalyeden rahat ve efektif kalkabilmek için gerekli diz hareketi en az 90 derecedir. Bu ameliyatla beklenen eklem hareketi 110 derece civarındadır. Eklem hareket açıklığını belirleyen en önemli faktör cerrahi sırasında elde edilen yumuşak doku dengelemesidir. Cerrahi sırasında dizde en iyi dizilimde ve bağların (dizin bükülme ve tam düzeltme sırasında) en iyi dengede olması amaçlanır. Bazen diz cerrahisi sonrası aşırı nedbe (iyileşme dokusu) oluşabilir ve bu da diz hareketini çok ciddi kısıtlayabilir. Bu durumda doktorunuz size anestezi altında diz manipülasyonu önerebilir.
- Gevşeme: Yapay eklemlerin eninde sonunda iş görmemeye başlaması probleminin en önemli nedeni metal veya çimentonun kemikten gevşemesidir. Yapay eklemlerin ömrünün uzatılmasına ilişkin büyük ilerlemeler kaydedilmiştir ancak çoğu bir süre sonra gevşer ve revizyona ihtiyaç duyulur. Diz protezi 12-15 yıl iş görse de bazen gevşeme bu süreden daha erken olabilir. Gevşemiş bir diz problem yaratır çünkü ağrıya neden olur. Ağrı dayanılmaz bir hal aldığında, diz protezini revize etmek için yeni bir ameliyat gerekecektir.
Rehabilitasyon, cerrahi girişim kadar önemli
Hemen hemen tüm ortopedistler, hastanın yeni dizinden maksimum verim alabilmesi için fizyoterapinin cerrahi girişim kadar önemli olduğunda hemfikirdir. Diz, rehabilitasyonsuz iyi işlev görmeyecektir. Diz eklemi diz protezi ameliyatından sonra tutuk hale gelir ve kaslar güçsüzleşir. Rehabilitasyonda hedef, eklemin hareketliliğini ve kas gücünü tekrar kazandırmaktır. Böylece diz, günlük yaşam aktiviteleri sırasında normal olarak işlev görebilir.
Hastaya göre değişmekle birlikte, dört ila altı hafta arasında yoğun fizyoterapi (haftada iki ila üç seans), sonrasında genellikle haftada bir ya da iki kez olmak üzere altı haftalık fizyoterapi gerekir. Başlangıçta yapılacak temel egzersizler kuadriseps, hamstring ve gluteus gibi kas gruplarını güçlendirmek için yapılan izometrik egzersizlerdir. Bu egzersizler kası hareket ettirmekten ziyade sıkılaştırır. Hareket aralığı egzersizleri de eşdeğer öneme sahiptir; kendi kaslarınızla aktif olarak veya bir havlu ya da kemer aracılığıyla pasif olarak dizinizi bükme ve düzleştirme egzersizleri yapmalısınız. Ayrıca eklem tutukluğunu gidermek için de germe egzersizleri yapılmalıdır.
İlaç programınızı önemseyin
Ameliyattan sonra dizinizi tutulmuş, ağrılı ve biraz şişmiş hissetmeniz normaldir. Burada önemli olan ağrı oluşmadan önce önlem almaktır. İlacı almak için diziniz ağrıyana dek beklerseniz, ağrınızın geçmesi daha güç olacaktır. Ağrınızı hafifletmeniz için verilebilecek tavsiyelerden bazıları şunlardır:
- İlaçlarınızı programlandığı gibi alın.
- Egzersiz yaparken etkili olması için ilaç alma zamanlarınızı programlayın.
- Bacağınızı düzenli olarak dinlendirin.
- Buz paketleri tatbik edin.
- Ödemin azalması için dizini yüksekte tutun.
Nekahat döneminin ilk haftalarında kesinlikle bütün gün koltukta oturmak istemeyeceksiniz. Kendinizi rahat hissedeceğiniz sürece hareket etmeli ve egzersizleri günde iki kez yapmalısınız. Egzersizlerinizi ister ayakta ister oturur pozisyonda yapın, önemli olan düzenli egzersiz yapmaktır. Bunları yaparken ağrıya göre hareket edin.
Hastaların çoğu, dizlerini hareket ettirme kabiliyetlerini günlük rutin aktivitelerle yeniden kazanır. Ancak belirli kısıtlamalar vardır ve yapay bir diz kendini tamir edemeyeceğinden, hangi hareketi yapacağınıza karar vermeden önce iki kez düşünmelisiniz. İş yeri gibi bir ortamda ağır kaldırma, çukur kazma ve bunun gibi aktivitelerde bulunmamalısınız. Hafif işler (araba kullanma, yürüme, ayakta durma) yapabilirsiniz, masa başı işler önerilir.
Uzm. Dr. Özgür Özer
Bayındır Söğütözü Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı