Ozonterapi, modern tıp yöntemlerinin yanında genellikle destek amacıyla uygulanan tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Ozonterapide atmosferin üst katmanlarında yer alarak dünyayı güneşten gelen morötesi radyasyona karşı koruyan ve doğal bir kimyasal bileşik olan ozon gazından faydalanılır.
Ozon tedavisinin tarihçesi
Ozon ilk kez 1839 yılında Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein tarafından keşfedilmiş ve oksidan özelliğinden dolayı virüs, bakteri, mantar vb. mikroorganizmaların biyolojik membranlarını parçaladığı için bulunduğu ilk yıllardan itibaren dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır. İlk patentli O3 jeneratörü meşhur bilim adamı Nicola Tesla tarafından 1896 yılında ABD’de geliştirilmiştir. Bilinen ilk tıbbi uygulamaların ise 1. Dünya Savaşı sırasında Alman askerlerinin kangren ve benzeri ciddi yaralanmalarını tedavi eden Dr. Albert Wolff tarafından yapıldığı bilinmektedir. Ozon terapinin klinikte rutin kullanımına 1960’ların sonlarına doğru başlanmış ve 1974 yılında Dr Hans Wolff tarafından medikal ozon terapisinin uygulama ilkelerinin açıklanmasıyla birlikte, 1980 yılından itibaren kullanımı yaygınlaşmıştır. İlerleyen yıllarda ise İtalyan Fizyolog Dr. Velio Bocci tarafından yapılan bilimsel çalışmalar ile ozon tedavisinin tıbbi temelleri ortaya konulmuş ve başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Ozon tedavisi hangi hastalıklarda uygulanır?
Ozonterapi doku oksijenlenmesini ve metabolik işlevleri iyileştirerek pek çok klinik durumda, klinik seyre olumlu katkılar sunar. Bunlardan başlıcaları:
- Kas iskelet sistemi ağrıları (kas, eklem, tendon ve ligament kaynaklı)
- Spinal disk hernisi (bel, boyun fıtıkları)
- Myofasyal ağrı ve fibromiyalji sendromları
- Nöropatik ağrı (diyabet ve nörolojik hastalıklar)
- Romatolojik hastalıklar (romatoid artrit, ankilozan spondilit)
- İnflamatuar bağırsak hastalıkları (ülseratif kolit, chron, proktit, fistül)
- Otoimmun hastalıklar (multiple skleroz, hashimato tiroiditi, sjogren)
- Kronik hastalıklar (diyabet, hipertansiyon, alerjik astım)
- Dermatolojik hastalıklar (sedef, egzema, atopik dermatit)
- Enfeksiyon hastalıkları (Viral hepatit, üst solunum yolu hastalıkları, mevsimsel grip)
- Dolaşım bozukluğu, venöz yetmezlik
- Diyabetik ve iskemik bası yaraları, kronik ülserler
- COVİD-19 enfeksiyonunundan korunma ve destek tedavisi
- Uzamış covid ve post covid tablosu
- Kronik yorgunluk sendromu
Ozon tedavisi nasıl yapılır?
Ozon tedavisi, belirli miktarda oksijen ve ozon karışımının dokulara, vücut boşluklarına ya da dolaşım sistemine uygulanmasıdır. Ozonterapi uygulama pratiğinde birkaç önemli husus bulunmaktadır. Öncelikle ozon gazı hiçbir zaman saf olarak uygulanmaz, her zaman O2 ile belirli oranda karıştırılarak O2 oranı en az %95, O3 oranı en çok %5 olacak şekilde gaz karışımı elde edilir. O3 sabit bir molekül olmadığı için her zaman taze olarak hazırlanıp bekletilmeden anında uygulanmalıdır. Tedavi esnasında kuvvetli oksidan özelikte olan O3’a dayanıklı malzemeler (paslanmaz çelik, nötral cam ve teflon) kullanılmalıdır. Ozon gazı bazı vücut boşluklarına direkt olarak uygulanabildiği halde emboliye (pıhtı) sebep olacağı için sistemik dolaşıma direkt olarak yapılmaz.
Ozon tedavisi nasıl uygulanır?
Kabaca sistemik ve lokal yöntemler olarak ikiye ayırabileceğimiz ozonterapinin çok farklı uygulama teknikleri vardır. Hangi yöntemin kullanılacağı ve ozon tedavisinin sıklığı ile dozuna karar verilirken hastalığın klinik şiddet ve seyri ile hastanın yaşı ve medikal durumu gibi pek çok farklı kriter göz önünde bulundurulmaktadır. Ozon tedavisi uygulama yöntemleri şunlardır:
- Majör otohemoterapi: Ozonterapinin halk arasında en çok bilinen ve klasik uygulaması haline gelen bu yöntem 50-200mL kadar kanın vücut dışında ozona dayanıklı malzemeden yapılmış bir şişeye alınarak bu ortamda O2/O3 karışımı ile belirli bir süre temas ettirildikten sonra hastanın damarına geri verilmesi esasına dayanır. Bu uygulama yöntemi ototransfüzyon veya daha sık bilinen ismiyle majör otohemoterapi diye adlandırılmaktadır.
- Minör otohemoterapi: Hastadan alınan 3-5 mL kanın eşit hacimde O2-O3 gazı ile karıştırılarak intramüsküler (kas içine) yoldan enjekte edilmesidir. Spesifik olmayan immun (bağışıklık) aktivatör etkisi nedeniyle sıklıkla kullanılmaktadır.
- Rektal insuflasyon: Uygun O2-O3 gaz karışımının 250-300 mL’ye kadar direkt olarak anüs yoluyla rektum içine verildiği uygulama şeklidir. Kemoterapi gören kanser hastalar veya obez hastalar gibi damar yolu problemi olan hastalarda sistemik etki elde etmek için kullanılabilen önemli bir alternatiftir. Ayrıca ülseratif kolit, proktit, anal fissür ve anal fistül tedavisinde etkin bir uygulamadır.
- Vajinal insuflasyon: İnce bir sondanın rahim ağzına doğru vajen içine yerleştirilmesi vasıtasıyla ozon gazı karışımının vajen içine uygulanmasıdır. Benzer şekilde ozonlanmış serum da uygulanabilir. Vajen veya idrar yollarında yerleşmiş çoğu zaman da dirençli seyreden mantar, bakteri ya da virüsler sebebiyle oluşan enfeksiyonlar üzerinde etkili bir uygulamadır.
- Lokal uygulamalar: Ozon gazı karışımı direkt olarak eklem içine, vertebral disk içine, kas, tendon, tetik noktalara, ciltaltı (subkutan) ve cilt içine (intrakutan) uygulanabilmektedir. Ayrıca normalde solunum yolu mukoza hücrelerine toksik olduğu bilinen ozon gazının özel bir aparat vasıtasıyla ozonid formuna çevirilerek sinüzit ve otit (kulak iltihabı) vakalarında burun ve kulağa tatbik edilebilmektedir.
- Topikal uygulamalar: Özel cihaz ve yöntemlerle uygun ozonlu gaz karışımı ile reaksiyona sokularak elde edilen ozonlu su ve ozonlu yağların cilt üzerine direkt olarak uygulanmasıdır. Ozonlu sıvılar güçlü antiseptik özellikleri nedeniyle defenfektan olarak özellikle yara bakımında kullanılmaktadır.
- Torbalama: Özellikle diyabetik ayak yaraları gibi ekstremitelerde (kol bacak gibi uzuvlar) bulunan enfekte yaraların tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Özel bir torba ile yara yerinin çevresi hava giriş çıkışı engellenecek şekilde sarılır. Torbadaki özel giriş ve çıkış delikleri kullanılarak torba içine ozon gazı karışımı verilerek dezenfektan etkisinden faydalanılır.
- Ozon sauna: Daha çok cilt sağlığı ve estetik amaçlarla özel bir kabin içersinde derinin ozon gazı karışımına maruz bırakıldığı bir sitemdir.
Ozonterapi etki mekanizmaları nelerdir?
Ozonterapi ile ilgili son yıllarda artan sayıda klinik ve deneysel çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan araştırmalarla ozonterapinin vücuttaki biyokimyasal tepkimeleri ve fizyopatolojik mekanizmaları ortaya konulmuştur. Ozon; persulfat ve florürden sonra organik bileşikleri oksitleme (bir nevi paslanma) potansiyeline sahip en etkili moleküldür. Bu nedenle ozonterapinin vücuda verilen “kontrollü oksidatif stres” olduğu ileri sürülebilir.
Ozon gazı kan plazmasında hızlıca eriyerek kan hücrelerinin zarlarında bulunan doymamış yağ asitleri ile etkileşime girerek bir oksidatif stres mekanizmasını tetikler ve reaktif oksijen ürünleri (ROS) ve lipid oksidasyon ürünleri (LOP) oluşmasına neden olur. Yukarıda bahsedildiği üzere vücuttan dışarı steril bir şişe içine alınan az bir miktar kan içerisinde oluşan bu ürünler, kana geri verildiğinde aslında çok düşük konsantrasyonlar halinde vücuda oksidatif stresin haberci ürünleri olarak vücuda yayılırlar. Bu ürünler; vücudun strese karşı yanıtı olan ve bir nevi çöpçü görevi gören antioksidan enzimlerin (Glutatyon peroksidaz, glutatyon redüktaz, katalaz ve süperoksit dismutaz…) vücutta artışına yol açar. Ozon tedavisinin öncülerinden Dr Bocci ortaya koyduğu bu fizyolojik ve biyokimyasal reaksiyonları “tedavi edici şok” olarak isimlendirmiştir. Bu mekanizma ve antioksidan enzimlerin üretimi ile başlayan iyileşme süreci pek çok ayrı organ ve dokuda etkisini gösterir.
Ozon tedavisinin yararları neledir?
- Bakteri, virüs ve mantar gibi tüm mikroorganizmalar üzerinde etkili kuvvetli bir antimikrobiyal ajandır.
- Hücre içi metabolizmayı hızlandırır ve enerji üretimini artırır. Kronik yorgunluğu azaltıp kişiye dinçlik verir.
- Hücrelerde metabolik detoksifikasyonu ve hücre savunmasını kuvvetlendirir.
- Oksidatif strese karşı vücudun anti-oksidan sistemini uyararak vücudu enfeksiyon (örn; Covid19) ve kronik hastalıklara karşı korur.
- Bağışıklık sistemini dengeler ve güçlendirir. Böylece enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.
- Romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi bağışıklık sisteminin sorunlu olduğu hastalıklarda yüksek doz uygulandığında artmış bağışıklığı baskılar.
- Kan damarları üzerine etkisiyle damar lümeninin genişlemesine (vazodilatasyon) ve kan akımının artışına destek olur. Böylece doku kanlanmasının artmasını sağlayarak özellikle iskemik yaraların tedavisine katkı sağlar.
- Kırmızı kan hücreleri üzerindeki etkisiyle dokuya sunulan oksijen miktarının ve dolayısıyla vücudun oksijen kapasitesinin artmasına katkıda bulunur.
- Retikülo-endotelyal sistemi uyararak vücudun kendini onarma mekanizmasına destek olur.
- Derinin kan dolaşımını artırarak cildin yenilenmesini sağlayarak daha parlak ve pürüzsüz görünüm kazanmasını sağlar.
- Yeni hücre üretimini sağlayarak yaşlanma karşıtı (antiaging) etki gösterir.
- Kas ve eklem ağrılarını dindirmede faydalıdır.
- Konsantrasyon bozukluklarını düzenler, sağlık ve yaşam kalitesini artırır.
- Yağ hücrelerinin yıkımını artırıcı (lipoliz) etkisi gösterilmiştir.
Ozonterapinin uygulanamadığı durumlar nelerdir?
- Kontrolsüz hipertiroidi hastaları
- Favizm (Glukoz-6Fosfat Dehisrogenaz emzim eksikliği)
- Kanama bozukluğu tablosu olan hastalıklar (lösemi, lenfoma, hemofili..)
- Erken dönem hamilelik
- Kronik pankreatit
- ACE inhibitörü kullanan hastalar
- Kontrolsüz kardiyovasküler hastalık varlığı
Ozonterapi ile karşılaşılabilecek yan etkiler nelerdir?
Deneyimli personel gözetiminde ve uygun şartlar altında uygulanan ozon tedavisinin yan etkileri yok denecek kadar azdır. Karşılaşılabilecek başlıca yan etkiler arasında; damaryolu açılan veya enjeksiyon yapılan sahada ekimoz (morarma), deri döküntüleri, kaşıntı, mide bulantısı, dudaklarda ve dilde karıncalanma hissi, ağızda metalik tat, yorgunluk ve uykusuzluk bulunur.
Uzm. Dr. Tolga Tezer
Bayındır Söğütözü Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Ünitesi (GETAT)