Adını her geçen gün daha sık duyduğumuz kanser, modern yaşamın bizlere sunduğu yeni ve kötü bir hediye değildir. Aslında kanser M.Ö. 1600 yılından beri eski Mısır’da bilinen bir hastalıktır. Hastalığa kanser adı, M.Ö. 4. asırda Hipokrat tarafından verilmiştir.
Kanser hastalığının tedavisinde ilk önemli gelişme, 18. yüzyılın sonlarında cerrahi yöntemlerin kullanılmasıdır. Bu süreci 19. yüzyılın sonlarında radyoterapi izlemiştir. Bu yöntemler ile kanser tedavisinde iyileşme olmakla birlikte tedavi edilen kişilerin büyük kısmında hastalığın tekrarlaması önlenememiştir.
Akıllı ilaçlar başarıyı hızlandırdı
1950’lerde ilk kemoterapi ilaçları kullanıma sunulmuş ve o ana kadar kür şansı olmayan lösemi, lenfoma, testis kanseri gibi birçok tümörün tamamen iyileşmesi sağlanmıştır. Bu güzel gelişme ile yeni ilaç geliştirme alanındaki araştırmalar da hız kazandı ve 1990’ların sonunda ilk hedefe yönelik ilaçlar (akıllı ilaçlar) kullanıma girdi. Bu ilaçlarla birlikte kanser tedavisinde çok daha iyi sonuçlar elde edildi.
Klasik kemoterapi ilaçları, doğrudan hücreleri öldürerek etki eder. Dolayısıyla kanserli hücreler ile birlikte bazı sağlıklı hücrelere de zarar verirler. Akıllı ilaçlar, kanserli hücrelerde daha yoğun olarak bulunan reseptörlere (alıcı) bağlanır ve bu sayede normal hücrelere yan etkileri daha azdır.
En önemli tedavi güçlü bağışıklık sistemi
Bağışıklık sistemimizin en önemli görevi, vücudumuza ait olmayan yabancı hücreleri ve proteinleri tanımak ve onları ortadan kaldırmaktır. Aynı şekilde, vücudumuza ait olsa bile normal yaşam süresini tamamlamış veya görevini yapamayan hücreler de bağışıklık sistemimiz tarafından ortadan kaldırılır. Bu sayede genç ve sağlıklı hücrelere yer açılmış olur. Kanserli hücrelerin en önemli özelliklerinden birisi ise bağışıklık sisteminden saklanabilme yeteneğidir. Kanserli hücreler bunu, bağışıklık sisteminin aktifleşmesini engelleyen maddeleri üreterek yaparlar.
Bağışıklık sistemini aktive eden immünoterapi, bağışıklık hücrelerinin kanserli hücreler ile daha etkili savaşmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir.
Kemoterapi yan etkisi neredeyse yok
İmmünoterapi ilaçları farklı yöntemler ile bağışıklık sistemini aktive ederek çalıştırmaktadır. Bu ilaçlar ile ilk araştırmalar cilt tümörlerinde (malign melanom) yapıldı ve çok başarılı sonuçlar elde edildi. Malign melanomlu hastalarda bağışıklık sistemini aktive eden ilaçların kullanımı ile birlikte daha önceleri 8-10 ay olan yaşam süreleri 80-90 aylara ulaştı. Cilt tümörlerini böbrek tümörleri, akciğer kanserleri, lenfomalar ve birçok diğer kanser türü takip etti. Bu kanser türlerinin tamamında oldukça başarılı sonuçlar elde edildi.
Hastaların büyük bir kısmının yaşam sürelerinde çok önemli iyileşmeler sağlandı. Üstelik bu yaşam süresindeki çok ciddi uzamaya rağmen yan etkilere de klasik kemoterapilere göre daha az rastlandı. Yani immünoterapiler, hem yaşam sürelerini uzattı hem de hastaların yaşam kalitelerinin yükselmesine yardımcı oldu. İmmünoterapi ilaçları ile ilgili tecrübeler artıkça bu ilaçların çok önemli bir faydası daha gözlemlendi. Bazı hastalarda immünoterapi tedavisi kesildikten aylar sonra bile tümörlerde küçülmeler olabildiği görüldü.