Tiroid bezi, boynumuzun ön tarafında bulunur ve salgıladığı tiroid hormonlarıyla vücudumuzun metabolizma hızını, büyüme ve gelişmesini ayarlar. Küçük bir bezdir ve kelebek şeklindedir. Kelebeğin kanatları sağ ve sol lob olarak adlandırılır. Her iki lobu birleştiren ortadaki bölüme ise ''istmus'' adı verilir ve adem elması denen gırtlak kıkırdağına hemen komşudur. Her lob 4 cm uzunluğunda ve 1-2 cm enindedir.
Tiroid hastalıkları ülkemizde ne sıklıkta görülür? Guatra yol açan nedenler nelerdir?
Tiroid hastalıklarının ülkemizde görülme sıklığı, değişik yayınlarda % 30.5 – 31.8 olarak verilmektedir. Tüm bölgelerimizde guatr sık görülmekle birlikte en çok Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Göller Bölgelerimizde rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda ülkemizde böylesine yoğun görülen tiroid rahatsızlıklarının en önemli nedeninin iyot ve selenyum eksikliği olduğu tespit edilmiştir. Önceki yıllarda yapılan çalışmalarda kara lahana, turp, şalgam, karnabahar gibi sebzelerin tüketilmesinin guatra neden olduğu düşünülmekteydi. Ancak son dönem yapılan araştırmalarda bu düşüncenin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Bu günkü bilgilere göre gerçek neden, ülkemizdeki birçok bölgede, toprak ve suda yeterli oranda iyotun bulunmamasıdır. İyot ve selenyum eksikliğinin önemli bir nedeni de toprak erozyonudur. Bu nedenle erozyon ile mücadele edilmeli, ağaç dikimi artırılmalıdır.
İyotlu tuz kullanırken nelere dikkat edilmelidir?
Herhangi bir tiroid rahatsızlığı yoksa bile mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. İyotlu tuz alırken ve kullanırken bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir: İyot kolay buharlaşabilen bir maddedir. Bu nedenle iyotun buharlaşıp, havaya karışmasını engellemek için; şeffaf, naylon poşet ambalaj içinde satılanlar yerine ışık ve güneş almayan, içini göstermeyen, tuzluk şeklindeki ambalajlarda satılanlar tercih edilmeli, tuzlukların ağzı havayla temas etmemesi için kapalı tutulmalıdır. Bunun yanı sıra tuz kapları güneş gören ve fırın, ocak yanı gibi ısıya maruz kalan alanlarda tutulmamalı, karanlık - serin yerler tercih edilmelidir. Yemek pişirirken tuz başlangıçta, kaynamadan önce konulmamalı, tencereyi ocaktan indirmeden hemen önce ilave edilmelidir. Böylece iyotun buharlaşması önlenmiş olacaktır.
İyotlu mu, iyotsuz tuz mu?
Ülkemizin suyu ve toprağında iyot az miktarda olduğu için Türkiye’nin hemen her yöresi iyot yönünden fakirdir. Bu nedenle yeni nesillerde iyot eksikliğine bağlı tiroid hastalıklarının oluşumunu engellemek için anne karnından itibaren iyotlu tuz gereken ölçülerde alınmalıdır. Bazı yabancı ülkelerde tuzun yanı sıra su, ekmek, yağ da iyotlandırılmaktadır.
İyot, insan vücudunda çok az miktarda bulunan bir elementtir. Fakat bu miktar yaşam için çok önemlidir. Vücutta depolanmaz ve düzenli olarak alınmalıdır. Yeterli iyot alınmaması, özellikle okul çağındaki çocukların öğrenme yeteneğinde azalmaya ve algılama güçlüğüne neden olmaktadır. Normal erişkin insanın günlük iyot ihtiyacı 100-150 µg’dır. Gebelik ve emzirme dönemlerinde ise ihtiyaç artmaktadır, 200-300 µg/gün iyot alımı olmalıdır.
İyot eksikliğinin yol açtığı guatrı önlemek için ülkemizde, 1998 yılı Temmuz ayından itibaren Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Tuz Tebliği’ne göre, sofra tuzlarının iyotlanması zorunlu olmuştur. Guatr yoksa mutlaka yukarıda bahsedilen kullanım özelliklerine dikkat edilerek iyotlu tuz kullanılmalı, özellikle gebelik ve emzirme dönemlerinde iyot alımına özel önem gösterilmeli, iyotlu tuzla yeterince iyot alımı yapılamıyorsa doktor tavsiyesiyle yoğun iyot preparatları kullanılmalıdır. Bu dönemlerde iyodun mutlaka çok iyi alınması, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimi için çok önemlidir. Artık ülkemizde de sadece iyot içeren preparatlar bulunmaktadır. Buna karşılık mevcut tiroid hastalığı varsa, iyotlu tuzu hekim önerisi olmadan kullanmamak gerekir, aksi halde iyot kullanımı hastalığı daha da şiddetlendirebilir. İyotsuz tuzlar marketlerde bulunabilmektedir. Bu tuzların üzerinde “İyotsuz Tuz” diye yazmaktadır. İyotsuz tuzların en fazla 250 gr.lık ambalajlarda üretimine izin bulunmaktadır. İyotsuz tuz bulunamıyorsa, kaya tuzu kullanılabilir. Ailede bir kişinin iyotsuz yemesi gerekiyorsa, yemekler tuzsuz pişirilmeli, sonrasında herkes kendi tuzunu kullanmalıdır. İyotsuz tuz kullanması gereken kişilerin, yoğun iyot içerikleri nedeniyle; iyot içeren öksürük şuruplarını, kalpte ciddi ritim bozukluğu tedavisinde kullanılan “Amiodarone” etken maddeli ilaçları, yoğun iyot içeren multivitamin preparatlarını kullanmasında sakıncalar olabilir. Bu gibi durumlarada hekim görüşünün alınması ve tedavi planının bu şartlara uygun olarak yapılması en doğru yol olacaktır. Ayrıca, koroner anjiografi, tomografi ve bazı böbrek filmi çekimleri sırasında damardan verilen kontrast maddelerin yoğun iyot içerdiği unutulmamalı ve bu tetkikler yapılmadan önce gereken önlem alınmalıdır.
Son 10-15 yıl içerisinde iyot profilaksisi programında ciddi yol alınmıştır. 2007 yılına kadar alınan yol hiç de azımsanmayacak düzeydedir. Günümüzde çoğu il merkezinde problem çözülmüş gözükmekte, az sayıda merkezde sorun devam etmektedir. Ancak kırsal alanda durum farklıdır, sadece iyotlu tuz kullanımının artırılması ve kodekse uyumun daha iyi kontrolü ile kırsalda da problem çözülecek gibi gözükmektedir.
Gebe ve laktasyondaki kadınlar için verilerimiz yetersizdir. Ancak eldeki veriler ile bu risk grubunun, gebelik ve laktasyonda artan iyot gereksinimi düşünüldüğünde sadece iyotlu tuz ile bunun karşılanamayacağını göstermektedir. O halde bu risk grubunun günde 100-150 micg iyot ilavesi alması gereklidir. Bu konuda taramalar da mutlak gereklidir.
İyot profilaksisinde sürekliliğin sağlanması son derecede önemlidir. Unutulmamalıdır ki; bulunduğumuz coğrafyada doğada iyot eksikliği devam etmektedir ve profilaksi bırakıldığı anda yıllar içerisinde başladığımız yere döneceğimiz açıktır.
İç guatr ve dış guatr nedir?
İç guatr- dış guatr şeklinde bir tıbbi tanımlama olmayıp, halk arasında kullanılan deyimlerdir. Bu kavramların karşılığı olan bir tiroid hastalığı yoktur. Hastalar, hastalıklarının gerçek adını, tedavilerini üstlenen hekimlerinden tam olarak öğrenmelidirler.
Tiroid ilaçları kullanırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
L-Thyroxin etken maddeli tiroid ilacı, sabah aç karna, kahvaltıdan en az yarım saat önce, günlük doz tek seferde, yalnızca suyla alınmalı, başka ilaçla aynı anda birlikte alınmamalıdır. İlacı içer içmez hemen kahvaltı edilmemelidir. İlaç, her gün düzenli, yaklaşık aynı saatlerde alınmalı, alınması unutulmamalıdır.
Tiroid ilaçları kemik erimesi yapar mı?
Eğer L-Thyroxin etken maddeli tiroid ilacı fazla dozda alınırsa ve bu yüksek doz, Tiroit bezini uyaran hormonun (TSH) salınımını baskıladıysa (kandaki TSH seviyesini çok düşürdüyse) kemik erimesi yapabilir. Bu nedenle ilacı kullanırken belirli aralıklarla tetkikler yapılıp, alınan dozun yeterli veya fazla olup olmadığı anlaşılmalıdır. Eğer L-Thyroxin etken maddeli tiroid ilacı fazla dozda alınırsa (kandaki TSH seviyesini çok düşürdüyse) kemik erimesi yapabilir.
Tiroid hormonları düzeyinde değişiklik yapabilen ilaçlar nelerdir?
Yukarıda bahsedilen içinde iyot bulunan ilaçlar ve maddeler, Psikiyatri tedavisinde kullanılan Lityum bileşikleri, Hepatit tedavisinde kullanılan İnterferon, yüksek doz kortizon alınması, Ethionamide etken maddeli tüberküloz ilacı, tiroid hormonlarını etkileyerek düzeylerini değiştirebilmektedir. İçinde iyot bulunan ilaçlar ve maddeler, tiroid hormonlarını etkileyerek düzeylerini değiştirebilmektedir.
Sigara, tiroid bezini etkiler mi?
Sigara içen kişilerde guatr daha sık görülür. Sigarayla, kanda tiyosiyanat adı verilen bir madde artar ve iyot dengesini bozarak tiroid hormon yapımını engeller. Sigara içimi arttıkça tiroid bezinde nodül adı verilen tiroid içi yumru ve topakların sayısında da artma olduğu ve bezin daha az çalıştığı ortaya konmuştur.
Uzm. Dr. Şen Ilgın
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı
Tiroid Bezi Nedir? Tiroid Bezi Hastalıkları Nelerdir?
25.04.2014