GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ KAVRAMI VE UYGULAMALARI
Girişimsel radyolojik işlemler; görüntüleme yöntemleri kılavuzluğunda bir lezyonu tedavi etmek, gelişimini engellemek veya patolojik tanıyı elde etmek için yapılan işlemlerdir.
Bu işlemlerin yapılması hastaları cerrahi ve genel anestezinin olası risklerinden korur. Başarı oranı cerrahi işlemlerle aynıdır. İşleme bağlı ortaya çıkabilecek yan etkiler (komplikasyonlar) daha düşüktür. Hastaya büyük cerrahi kesiler yapılmadığından ve genel anestezi ihtiyacı daha az olduğundan işlem sonrası bunlara bağlı olabilecek ciddi yan etkilerle karşılaşılmaz ve dolayısıyla hastanın hastanede kalış süresi kısalır. Bunun doğal bir sonucu olarak da işleme bağlı toplam maliyet düşer. Girişimsel radyolojik işlemler, diğer tedavi yöntemlerinden farklı olarak tekrarlanabilir işlemlerdir. Ayrıca, bazı hasta grupları için girişimsel işlemler tek seçenektir. Bu hastalar için zaten cerrahi ya da tıbbi tedavi seçenekleri kalmadığından tek seçenek girişimsel radyolojik işlemlerdir.
Girişimsel Radyolojik İşlemler Özel Bir Hazırlık Gerektirir mi ?
İşlem uygulanacak hastalar için genellikle 4-8 saat açlık yeterli olmaktadır. İşlem sırasında kanama riskini en aza indirmek için hastalar işlem öncesi hastaneye yatırılarak kanama ve pıhtılaşma zamanları kontrol edilir. Anjiyografi yapılacak hastaların ise işlem öncesi mutlaka böbrek fonksiyonları kontrol edilir. Uygulanan işlemlerin büyük bir çoğunluğu sadece lokal anestezi kullanılarak ya da lokal anestezi yanında basit bir sedo-analjezi (hastanın uyku halinde tutulması) ile yapılır.
Girişimsel Radyoloji Hangi Alanlarla İlgilenir?
Girişimsel işlemleri kabaca damar içerisinde yapılan işlemler (vasküler girişimsel işlemler) ve damar dışında yapılan işlemler (non-vasküler girişimsel işlemler) olarak ikiye ayırmak mümkündür. Non-vasküler girişimsel işlemlerin ilgi alanına; karın boşluğu, göğüs boşluğu, solunum sistemi, safra sistemi, idrar yolları, mide-barsak sistemi ve kas-iskelet sistemindeki hastalıklar girer. Vasküler girişimsel işlemlerin ilgi alanına ise; atardamar ve toplardamar ile ilgili tüm hastalıklar girmektedir.
1-Damar dışı (Non-vasküler) girişimsel radyolojik işlemler
Bazı non-vasküler girişimsel radyolojik işlemler aşağıda özetlenmiştir.
- Perkütan Biyopsiler (1): Çeşitli dokulardaki lezyonlardan görüntüleme eşliğinde biyopsiler alarak bu lezyonların karakterlerinin anlaşılması sağlanır (ince iğne aspirasyon biyopsisi ve kalın iğne biyopsisi).Perkütan abse ve koleksiyon drenajları (2,3): Karın boşluğu ve göğüs boşluğunda yer alan abselerin (iltihap içeren sıvı) ve koleksiyonların (iltihap içermeyen vücut sıvıları) kateter olarak adlandırılan özel olarak üretilmiş ince hortum benzeri aletlerle görüntüleme kılavuzluğunda dışarı alınmasını sağlar.
- Perkütan basit kist ve kist hidatik tedavileri (4-7): Karın ve göğüs boşluğunda yeralan dokuların kendisinden kaynaklanan basit kistik yapılar ya da parazitlerin sebep olduğu kistler boşaltılır. Halk arasında kedi ve köpekten geçtiği söylenilen “Kist Hidatik” hastalığı ameliyatsız bu tekniklerle tedavi edilmektedir.
- Perkütan bilier drenaj ve bilier stentleme (8): Safra sisteminin tıkandığı durumlarda bazen safra içeriği katater aracılığıyla vücut dışına alınır. Bazen de safra sistemi içerisinde dar olan bölgeye “stent” adı verilen küçük metalik borucuklar yerleştirilerek safra akışının vücut içerisinde normalde akması gereken ince bağırsağa sorunsuz olarak geçişi sağlanır.
- Perkütan kolesistostomi (9): Safra kesesinin cerrahi operasyonla alınamadığı ya da bir süre için ameliyat olamayacak hastalarda yine katater yardımıyla safra kesesi içerisindeki yoğunlaşmış ve iltihaplı safra dışarı alınır.
- Perkütan nefrostomi: İdrar yollarının önünde bir engel olduğu ve idrarın böbrek toplayıcı sistemi içerisinde birikerek böbrekte genişlemeye yol açtığı durumlarda özel kateterlerle idrar dışarı alınır ve böylece böbreğin hasar görmesi engellenir.
- Perkütan double-J stent yerleştirilmesi: Böbrek ile idrar torbası (mesane) arasında darlık olan ve ameliyat edilemeyen hastalarda böbrek ile mesane arasına double-J stent yerleştirilerek sürekli idrar akışı sağlanır.
- Perkütan yolla taş çıkarılması (10): Böbrek taşı olan hastalarda yine aynı yolla taşlar çıkarılır.
- Ösefagus ve kolonik stent yerleştirilmesi: Yemek borusu, ince ve kalın barsak kanseri olan ve ameliyat şansı olmayan hastalarda kansere bağlı tıkanıklığı ortadan kaldırmak ve fizyolojik yolun devamı için darlık bölgesine stent yerleştirilerek sürekli barsak pasajı sağlanır.
- Perkütan gastrostomi (11): Ağızdan yiyecek alamayan hastarda katater yardımıyla mide deriye ağızlaştırılarak hastanın mideden beslenmesi sağlanır.
- Perkütan çölyak ganglion blokajı (12):Kanser hastalarında ağrıyı azaltmak ya da hastanın ihtiyaç duyduğu ağrı kesici miktarını azaltmak için görüntüleme yöntemleri eşliğinde karın içerisindeki ağrı merkezlerine alkol verilir.
- Trakeal stent yerleştirilmesi (13): Ana solunum yollarında tıkanıklığı olan ve ameliyat edilemeyen hastalarda darlık olan bölgeye stent takılarak hava yolunun açılması sağlanır.
- Perkütan RF Ablasyonu (14): Kanserli hastalarda tümörlerin yüksek ısı ile yakılarak kontrolü sağlanır. Bu işlem karaciğer ve akciğerin primer (kendine ait) ve sekonder (başka bölgedeki tümörün yayılımı) tümörleri ile böbrek ve bazı kemik tümörlerinde uygulanır. Kanser hastalarının tedavisinde önemli bir yöntemdir.
- Perkütan IRE (Irreversible elektroporation: Nanoknife) tedavisi: Ameliyat edilmesi olanaksız pankreas kanserlerinin tedavisinde yeni geliştirilen bir yöntemdir. Ayrıca bazı karaciğer tümörlerinin de tedavisinde kullanılır.
- Vertebroplasti, kifoplasti (15): Vertebra kemiklerinde (omur kemikleri) osteoporoz ve hemanjiyom gibi durumlarda çökme kırıkları oluşabilir. Güçlendirici kemik çimentosu, çökme olan kemik içerisine iğne ile girilerek verilir. Bu işlem ile kemik bütünlüğünün ve çevre dokuların daha fazla zarar görmesi engellenmiş olur.
2-Damar içi girişimsel radyolojik işlemler
Bazı vasküler girişimsel radyolojik işlemler aşağıda özetlenmiştir.
- Balon anjiyoplasti ve stentleme (16,17): Atardamar ya da toplardamarlarda oluşan darlıkların sadece balon, balon ve stentin birlikte kullanılması ya da sadece stent yerleştirilerek tedavi edilmesidir.
- Kitle embolizasyonları: Atardamardan fazla beslenen kitlelerin kanlanması özel maddeler kullanılarak kesilir ve mevcut kitlenin küçülmesi sağlanır. Bu da kitleye ait şikayetlerin ortadan kaybolmasını ya da azalmasını sağlar. Bazı durumlarda ise tıkama işlemi sonrası mevcut kitle ameliyat edilir. Bu tıkama işlemi hastanın ameliyat sırasında daha az kan kaybetmesini sağlar.
- Anevrizma embolizasyonu : Atardamar ya da toplardamarlarda ortaya çıkan baloncuklaşmaların (anevrizma) özel tıkayıcı maddeler kullanılarak açık cerrahi olmadan tedavi edilmesidir.
- İnferior vena kava filtresi yerleştirilmesi : Bacak toplardamarlarındaki pıhtıların koparak akciğere gitmesini engellemek için vücudun anatoplardamarına (inferior vena kava) pıhtı parçalarını tutan özel filtre sistemleri yerleştirilir.
- Arteriovenöz malformasyon ve fistül tedavileri : Doğumsal olarak bulunan ya da sonradan gelişen damar yumakları (arteriovenöz malformasyon) ya da atardamar ile toplardamar arasındaki istenmeyen kısayolları (fistül) özel tıkayıcı maddeler kullanılarak tedavi edilir.
- Transarteriel kemoembolizasyon: Bu işlem ile yoğun damarsal beslenmesi olan tümörlere kemoterapi vermek ve besleyici damarlarını tıkamak amaçlanır. Bu sayede tümörün küçülmesi sağlanmaya çalışılır ve kemoterapötik ilacın muhtemel yan etkileri azaltılmış olur.
- Radyoembolizasyon: Nükler Tıp bölümü ile birlikte Karaciğer primer tümörleri (HCC ve Kolanjiyokarsinom) ve metastazlarının tedavisinde Yitrium 90 mikrosferlerle intraarterial radyonüklid tedavi- Radyoembolizasyon başarıyla uygulanmaktadır
- Transjuguler intrahepatik portosistemik şant (TİPS): Portal hipertansiyonun tedavisi amacıyla boyun veninden (juguler ven) giriş yapıldıktan sonra karaciğerde hepatik ven ile portal ven sistemi arasına stent yerleştirilerek şant oluşturma işlemidir. Bu işlem sonrası portal sistemdeki basınç düşürülür.
- Endovenöz laser ablasyon: Bacak toplardamarlarındaki kapakların yetersiz çalışması sonucu ortaya çıkan ve rahatsızlık veren varisler, damar içerisine görüntüleme kılavuzluğunda laser probu yerleştirilerek tedavi edilir.
- Beyin (Serebral) damarlarında yapılan girişimsel işlemlerde yenilikler:
- Serebral anevrizma embolizasyonu: Beyin damarlarındaki anevrizma keselerinin içine ilerletilen mikrokateterler aracılığıyla mekanik metal sarmallar (koil) ya da sıvı embolizan ajanlarla anevrizmanın kapatılması
- Serebral arteriyovenöz malformasyon (AVM) tedavisi: Beyin damarlarındaki AVM’lerin çekirdeğine (nidusuna) bir mikrokateter aracılığıyla ulaşıldıktan sonra malformasyonun sıvı embolizasyon ajanlarıyla kapatılarak tedavi edilmesi.
- Beyin inmesi (serebral stroke) tedavisi: Beyin inmelerine yol açan boyun ve beyin atardamarlarındaki akut dönemde ortaya çıkmış pıhtıların, pıhtı eritici ajanlarla eritilmesi (trombolizis) ve gerekirse altta bulunabilen darlık alanlarının balon anjiyoplasti ve/veya stentlerle tedavi edilmesi.
- Venöz örnekleme: Hipofiz ve paratiroid adenomlarının yerleşimini ve hormon salınımını ortaya koymak için yapılan tanısal işlemdir.
Günümüzde girişimsel radyolojik işlemler hastalıkların tanı ve tedavi sürecinin en önemli parçalarından biridir. Özellikle yukarıda özetlenen hastalıklarda tedavide girişimsel radyolojik işlemler cerrahi işlemlerin yerini almıştır.